Rusya ekonomisi savaşta iyi dayandı, 2025’te tablo kararıyor
ABD Başkanı Donald Trump, göreve geldiğinden beri yalnızca Ukrayna’ya değil Rusya’ya da zarar veren yıkıcı savaşı sona erdirmek için bir anlaşmaya varmak için uğraşıyor. Son olarak 11 Mart gecesi, Ukrayna, ABD’nin “acil ve geçici 30 günlük ateşkes” önerisini kabul etti. Şimdi Rusya’nın yanıtı bekleniyor.
Trump, Rusya’yı barışa ikna etmek için 7 Mart’ta yaptığı açıklamada bu ülkeye yeni yaptırım tehdidinde bulunmuştu. Truth Social platformunda paylaştığı gönderide, “Ateşkes ve barış için nihai çözüm anlaşmasına varılıncaya kadar Rusya’ya geniş çaplı bankacılık yaptırımları, yaptırımlar ve vergiler uygulamayı ciddi şekilde düşünüyorum” tehdidinde bulundu.
Trump ayrıca, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için de, “Bir anlaşma yapmalı. Bence bir anlaşma yapmayarak Rusya’yı mahvediyor. Ekonomilerine bir bakın. Rusya’daki enflasyonlarına bir bakın” dedi.
Rusya ekonomisi gerçekten kötü durumda mı? Verilerin söylediği ve Kremlin’den göründüğü kadarıyla, pek öyle değil... Başbakan Mihail Mişustin, Şubat sonunda Putin’e ekonominin durumu hakkında verdiği raporda, genişleyen sanayi, rekor seviyede düşük işsizlik ve artan ücretlerin yön verdiği ekonomik büyümenin gücüne dikkat çekti. Mişustin, ekonominin yaptırımların benzeri görülmemiş baskısının üstesinden başarıyla geldiğini vurguladı.
Ancak, Mişustin için Ekonomi Bakanlığı tarafından hazırlanan bir rapor farklı bir tablo çizdi. Düşük petrol fiyatları, artan bütçe kısıtlamaları ve kötüleşen şirket borçları gibi ekonomik risklere dikkat çekildi. Raporda, özellikle 2025 yılı için durgunluk senaryosunun giderek daha olası hale geldiği vurgulandı.
Aşırı ısınan ekonomi bu yıl inişe geçecek
Rusya Merkez Bankası’nın bu yıl ekonomideki aşırı ısınmayla mücadele etmeyi hedeflediğini açıklamasına paralel olarak, hükümet bu yıl yüzde 1-2 arasında sınırlı bir büyüme öngörüyor.
Rus yetkililer ekonominin Ukrayna’daki savaş nedeniyle aşırı ısındığını söylerken, bazıları aşırı ısınmanın ana nedeninin iç talebi karşılayacak endüstriyel kapasite eksikliği ve ithalat yaptırımlarıyla ilgili olduğunu savunuyor. Ayrıca, enflasyonla mücadele politikasının durgunluk veya sıfıra yakın büyüme ile sert bir inişe neden olacağı konusunda uyarılar var.
Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina, geçen yıl işgücü rezervlerinin ve üretim kapasitesinin neredeyse tükendiğini ve bu kaynakların eksikliğinin, teşvik girişimlerine rağmen ülke ekonomisinde yavaşlamaya yol açabileceğini söyledi.
Savaşın bitmesi Rus ekonomisine yaramayacak
Washington merkezli düşünce kuruluşu Avrupa Politika Eylem Merkezi’ne (CEPA) göre, savaş sona erdikten sonra bile Moskova için işler daha da kötüye gidebilir. CEPA’ya göre, bunun nedeni Rusya’nın ekonomisini desteklemek için askeri harcamalara “bağımlı” hale gelmesi ve Moskova’nın savaş bittikten sonra bile çözülmesi uzun sürebilecek bir dizi ekonomik sorunla boğuşacak olması...
Şurası bir gerçek; Batı’nın ağır yaptırımlarına rağmen güçlü bir duruş sergileyen Rusya ekonomisi artık aşırı ısınmadan muzdarip... Büyük mali teşvikler, yükselen faiz oranları, inatçı yüksek enflasyon ve Batı yaptırımlarının bedelini ödediği için aşırı ısınmadan sonra ciddi bir soğumanın eşiğinde...
Güçlü yaptırımlara rağmen ekonomi dayanıklı çıktı
Hem G7 hem Avrupa Birliği (AB), Rusya’nın savaş kasasını boşaltmayı amaçlayan yaptırımlar uyguladı; Rusya’yı Dünya Bankalararası Finansal Telekomünikasyon Birliği (SWIFT) sisteminden çıkarmak, 300 milyar dolarlık varlığını dondurmak ve petrol fiyatlarını sınırlamak ve yaptırımları atlatmak için kullanılan gölge filoyu hedef almak gibi...
Rusya, savaşa ve yaptırımlara rağmen beklentilerin aksine ekonomik anlamda dayanıklı çıktı. Bu durum beklentileri altüst etti. Yüksek maliyetli savaşa, aniden ortaya çıkan işgücü kıtlığına, yükselen enflasyona, enflasyonu düşürmek için yüksek tutulan faiz oranlarına ve ekonomiyi aşırı baskılaması öngörülen yaptırımlara karşılık, Rusya ekonomisi savaş boyunca beklentileri altüst etti ve birkaç komplikasyon yaşamasına rağmen Batı’nın beklediği krizi yaşamadı.
Uzmanlar, Şubat 2022’de başlayan savaşın ilk aylarında Rusya’nın yaşam standartlarının düşmesine ve devletin mali kaynaklarının azalmasına neden olacak ciddi ve uzun bir durgunluk yaşayacağını tahmin ediyorlardı. Moskova’nın utanç verici bir geri çekilme yapmak zorunda kalacağı umuluyordu.
Ancak bu umutlar kısa sürede suya düştü. Sermaye kontrollerinin uygulanması, federal harcamalarda artış ve dış ticaretin inanılmaz bir hızla başarılı bir şekilde yeniden yönlendirilmesi, savaşın ilk aylarında gözlemlenen ekonomik sıkıntı belirtilerini durdurdu.
2023 ve 2024'te büyüme beklentilerin üzerinde gerçekleşti

Rusya 2022’de resesyondan kaçınamamış olsa da, ekonomi yeni koşullarına uyum sağladı ve gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) yalnızca yüzde 1,9 daraldı. 2022’nin ikinci yarısından 2023’ün ilk çeyreğine kadar eksi büyüme gerçekleşti. Ancak, büyüme 2023’ün tamamında neredeyse tüm beklentileri aştı ve ekonomi yüzde 3,6 büyüdü. Bu ivme 2024’te de sürdü ve geçen yıl ekonomi yüzde 4,1 gibi yüksek oranda büyüme gösterdi.
Yaptırımların ekonomik sonuçları o zamanlar o kadar yıkıcı görünüyordu ki ekonomistler benzeri görülmemiş bir gerileme öngörüyorlardı. Uluslararası Para Fonu (IMF), 2022’de Rusya’nın GSYİH’nda yüzde 8,5, sonraki yıl ise yüzde 2,3 daralma öngörüyordu.
Bununla birlikte, son iki yılda ekonominin performansının gölgelediği çok önemli sorunlar var. En önemlisi savaş nedeniyle artan işgücü kıtlığı... Bu durum büyümeyi rayından çıkarabilir. Ordunun işgücü talebi ve savunma sanayinde üretimin muazzam artışı, çok sayıda erkeği sivil işgücünden uzaklaştırdı. Ekonomi büyürken, işgücü arzı daraldı ve diğer sektörlerden gelen işgücü talebini karşılamakta zorluk çekildi.
İşgücü kıtlığı ve yüksek faiz oranları...
Hızla büyüyen ekonominin diğer sektörlerinden gelen artan taleple birlikte, bu durum işgücü arzının önemli ölçüde daralmasına neden oldu. İşsizlik, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında Sovyetler sonrası rekor düşük seviye olan yüzde 2,3’e indi. Ocak’ta yüzde 2,4 oldu. Oysa savaş başlamadan önce 2020 ortasında işsizlik oranı yüzde 6,4’e çıkmıştı.
İşgücü kıtlığı Moskova’nın tek sorunu değil. Batı’nın yaptırımları ve daralan ticaret fazlası, geçen yıl Ruble’nin keskin bir şekilde değer kaybetmesine katkıda bulunarak ithalat fiyatlarının artmasına ve enflasyonist baskıların artmasına neden oldu.
Ocak itibarıyla tüketici enflasyonu yüzde 9,9 ile Rusya Merkez Bankası’nın (CBR) yüzde 4’lük hedefinin çok üzerinde... Bu oran fiyat artışlarının gerçek boyutunu olduğundan az gösteriyor; bazı temel mallarda yüzde 70’in üzerinde fiyat artışı yaşanıyor.
CBR, enflasyonist baskıları bastırmak amacıyla temel faiz oranını yüzde 21 ile oldukça yüksek tutuyor. Yüksek faiz oranları nedeniyle birçok işletme için borçlanma maliyetini iş yapmayı engelleyici hale gelmiş durumda...

Enflasyon yatırım ve vergilerin artmasına neden oldu
Enflasyonun şöyle bir avantajı oldu; artan fiyatlar, firmalara fiyatların en hızlı arttığı ürünlere yatırım yaparak arzı genişletmeleri için önemli sinyaller verdi. Bu sayede, Sovyetler sonrası dönemin büyük bölümünde kronik olarak düşük olan yatırımlar savaş başladığından beri GSYİH’den daha hızlı büyüdü. Yükselen fiyatlar ayrıca, KDV gibi vergilerin rekor seviyelerde artmasına ve Kremlin’in mali pozisyonunun güçlenmesine neden oldu.
Ayrıca, 1.200’den fazla yabancı şirketin ayrılması, Rus tüketicilerin elindeki seçenekleri azaltıp, Rusya’nın imajını zedelerken, Rus şirketlerinin karlarını artırdı, Rus yapımı mallara olan talebi güçlendirdi.
Faiz oranı rekor seviyede olmasına rağmen, Batılı ekonomilerdeki kadar zararlı değildi. Stratejik olarak önemli sektörlerdekiler de dahil olmak üzere Rus işletmelerinin büyük bir kısmı, düşük faiz oranlarıyla devlet sübvansiyonlu kredilere erişebiliyor.
Rus tüketiciler de devlet desteğinden yararlanıyor. Son konut patlaması sırasında sunulan ipoteklerin çoğu sübvansiyonlu oranlarla alındı.
Rusya’nın bir ‘savaş ekonomisi’ olduğu boyutu bir miktar abartılı, çünkü savunmanın Rusya’nın konsolide devlet harcamalarındaki payı yüzde 20 ve bu yüksek olsa da, Vietnam Savaşı sırasında ABD’nin askeri harcama oranına eşit. Ancak, aşırı militarize olan Sovyet ekonomisindeki felç edici seviyelerin çok altında kalmaya devam ediyor.
Savaş ekonomisinin olumsuzlukları yaşanmadı
Daha da önemlisi, gerçek savaş ekonomilerinin birçok özelliği; -fiyat kontrolleri, kaynakların merkezi tahsisi ve özel sektör varlıklarının yaygın bir şekilde millileştirilmesi gibi- henüz Rusya’da yaşanmadı.
Ayrıca şu var; 1945’ten bu yana Avrupa’daki en yoğun savaş yaşanmasına rağmen, Rusya 2022’den bu yana GSYİH’nin yüzde 1,5-2,9’u arasında şaşırtıcı derecede mütevazı bütçe açıklarıyla savaşı finanse etmeyi başardı. Savaşı finanse etmek için neredeyse hiç borç almadı ve kamu borcu/GSYİH oranı yüzde 15 ile G20 ekonomileri arasında en düşüğü olmayı sürdürdü.
Dış sermaye kaynağından kopuk olmasına rağmen, kendi kaynaklarıyla iç yatırımları ve hükümet harcamalarını finanse etmeyi başardı. Rusya büyük miktarda petrol ihraç etmeye devam edebildiği sürece, bunun değişmesi pek olası değil.
Yaptırımlara rağmen, Rusya’nın petrol ve gaz gelirleri, en önemli nakit kaynağı olmayı sürdürdü. Son on yılda toplam bütçe gelirlerinin yaklaşık üçte biri ila yarısını oluşturdu. Rusya dünyanın üçüncü büyük petrol üreticisi ve Batı’nın ihracatta fiyat sınırı koymasına rağmen, 2024 yılında Rusya’nın bütçesinde petrol ve gaz satışlarından elde edilen gelir yüzde 26’dan fazla artarak 108,2 milyar dolara çıktı. Petrol ve gaz gelirlerinin, devletin vergi gelirlerine oranı yüzde 28 olurken, bu oran 2018’de yüzde 53’tü. 2023’te ise, düşük petrol fiyatları ve gaz ihracatındaki düşüş nedeniyle gelirler 24 düşmüştü.
Rusya, yaptırımlar nedeniyle petrol ve gaz ihracatını Çin ve Hindistan’a yöneltti. Çin’in Rusya’dan petrol ithalatı 2020-24 arasında yüzde 120 arttı. Yaptırımları aşmak için kullandığı “gölge tanker filosu” Rusya'nın deniz yoluyla ihraç ettiği ham petrolün yüzde 84'ünü taşıdı.
"Küresel Ekonomi" Kategorisinden Daha Fazla İçerik
Yazarlar
Çok Okunanlar
-
forbes.com.tr
Dünyanın en zengin 10 insanı (Ocak 2025)
-
forbes.com.tr
Dünyanın en zengin 10 kişisi (Kasım 2024)
-
forbes.com.tr
En zengin Türklerin sıralaması nasıl değişti?
-
Nilgün Balcı Çavdar
Türk Milyarderler
-
Erkan Kızılocak
Forbes Girişim 50 Listesi: Zirve finteklerin