Sürdürülebilir ve çevreye duyarlı wellness sektörü nasıl doğaya yöneliyor?
Wellness hizmetlerindeki fikir, tedavilerin yalnızca iyi hissettirmekle kalmaması; aynı zamanda gerçek wellness anlayışını benimsemek için çevreye katkıda bulunan ve sizi doğayla bağdaştıran bir ortamda bulunmanız gerektiği.
Geçen yıl Londra’nın merkezindeki Knightsbridge’de açılan HVN, Japonya’nın orman banyosu geleneği olan Shinrin-Yoku'ya modern bir yorum sunuyor. Başkentin yoğun sokaklarından gelen misafirler, merkezin doğal tasarım anlayışıyla kendilerini adeta bir ormanda buluyor. Sirkadiyen aydınlatmadan bağışıklığı güçlendiren fitonsitler içeren özel bir kokunun mekana yayılmasına kadar her detayla, bu eko-terapötik uygulama etkileyici bir wellness deneyimi sunuyor.
HVN’de tüm duyular düşünülmüş. Tedavinizi beklerken, Birleşik Krallık’taki kadim bir ormanda özel olarak kaydedilmiş kuş seslerini dinliyorsunuz. Kuş seslerinin tükenmişlik, zihinsel yorgunluk ve stres üzerinde rahatlatıcı etkisi olduğu biliniyor. HVN’nin yuvarlak şekiller ve kemerler, toprak tonlarında pembeler ve sürdürülebilir ahşaptan oyulmuş kavisli koltuklarla tamamlanan biyofilik tasarımı, burada sunulan ileri düzey terapilerle uyum içinde.
İtalya Dolomitleri’ndeki Forestis, doğayla iç içe olmayı hedefleyen bir başka sağlık ve wellness merkezi. Misafirler, saf kaynak suyu, tertemiz dağ havası, bol güneş ışığı ve ılıman bir iklimle çevreleniyor. Ayrıca Forestis’in karbon nötr yapısı ve yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanımı, buradaki deneyimi daha da iyileştiriyor.
Misafirler, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Dolomitlerin panoramik manzarasına sahip 62 lüks süitten birinde kalıyor. Aromaterapi ve ağaç frekanslarına dayanan terapiler, enerji akışı masajları ile dağ çamı peelingleri de içeriyor.
Londra’ya dönersek, ağaçların kadim bilgisinden esinlenen bir başka isim de Belgravia’daki özel saç bakım merkezi ADEM’de hizmet veren, A-list ünlülerle çalışan kuaför Adem Oygur. Ordu, Divanıtürk’te büyüyen Oygur, bu köklerinin yolculuğuna ilham verdiğini söylüyor.
Fındık ağaçları ve derelerle çevrili bir ortamda büyüyen Adem'in çocukluğu, büyük bir kısmı fındık ağaçlarıyla dolu 150 dönümlük bir çiftlikte bütün ailesinin çalışmasını izleyerek geçmiş. Ancak Adem, henüz 11 yaşındayken aile geleneğine karşı çıkarak köydeki bir berberde çalışmaya başlamış.
14 yaşına geldiğinde İstanbul’da yaşayan ve bir salonda çalışan Adem'in amacı, kadın saç stilisti olarak iz bırakmaktı. “Büyüdüğüm yerde kadın kuaför salonu yoktu, bu yüzden İstanbul'a tek yön bir bilet aldım ve bu, yeni bir hayatın ve geleceğimin başlangıcı oldu” diyor. 2012’de Londra’ya taşındıktan sonra gelen başarılar, Park Lane’deki beş yıldızlı otel salonlarından Gucci, Tiffany ve Burberry gibi önde gelen moda şovlarına saç tasarımları yapmaya kadar uzanıyor. Ünlü saç stilisti Errol Douglas ile yedi yıl çalışan Adem Oygur, L’Oreal kuaförlük ödüllerinden birkaçını kazandı. “Şansımı kendim yarattım. Kendime inanmak zorundaydım” diyor. “Londra’ya ilk geldiğimde İngilizce bile konuşamıyordum.”
2022'de Belgravia’da kendi adını taşıyan salonunu açan Adem, burada yolculuğunun tamamlandığını hissettiğini söylüyor. Salonun tasarımı, biyofilik sağlık trendlerine uyum sağlarken aynı zamanda Türkiye’deki köklerine de göndermelerde bulunuyor -mekanın ortasındaki Avustralya şemsiyesi ağacından etrafa serpiştirilmiş uzun bambu filizlerine ve canlı bitkilerin kökleriyle birlikte büyüyen fındıkları sergileyen cam vazolara kadar. Adem, özellikle bu son detayların memleketini hatırlatan görsel birer anı olduğunu belirtiyor.
“Nereden geldiğimi hatırlamak çok önemli” diyor. “Yaklaşık 120 yıl öncesine dayanan köklerim toprağa bağlı. Bunu asla unutmam çünkü bana güç veren şey bu.”
Bu yıl Adem, Türkiye'deki aile çiftliği ve çocukluk yıllarıyla bağlarını güçlendiren kendi saç bakım ürünleri serisini piyasaya sürdü. Şampuan, saç kremi ve yağlardan oluşan bu seri, Divanıtürk'ten elde edilen fındıkların onarıcı özelliklerinden ve Birleşik Krallık'tan gelen lavanta gibi doğal bileşenlerden faydalanıyor.
"Fındık ağacı ve meyvesi binlerce yıldır insanlık tarihinin bir parçası, yiyeceklerden cilt bakımına kadar her şeyde kullanılabiliyor" diyor. "Fındık, değerli yağlar ve temel besinler açısından zengin olduğundan saç ve cilt için geliştirdiğim organik ürün serisine benzersiz özellikler kazandırıyor."
Adem, rengin dönüştürücü kullanımı, saçın temel bütünlüğünü yenilemek, onarmak ve yeniden inşa etmek için tasarlanmış çeşitli imza tedavileri ile (buna yenilikçi bir buhar terapisi de dahil) tanınıyor. Adem'in imza kesim tarzının doğal bir görünümle sonuçlanması da şaşırtıcı değil.
Hâlâ yılda yaklaşık 10 kez evini ziyaret eden Adem bazen çiftliğe de yardım ediyor. "Köyüm benim bir parçam. Orası benim evim. O olmasaydı ben de olmazdım."