;
Arama
Santafe MX5

Sanatın Finansmanı

Sevil Dolmacı uluslararası piyasa dinamiklerini ve para yönetmeyi en az sanat tarihi kadar iyi biliyor. Dolmacı, Hollanda merkezli kurduğu holdingle sanat pazarında yeni bir dönemi başlatmaya hazırlanıyor.

08 Ekim 2024, 12:02 ÖS GÜNCELLENDİ
Sanatın Finansmanı

Sanat piyasasında ‘çoban matı’ benzeri başarısızlık hikayeleri en az sanat danışmanı sayısı kadar artıyor. İster istemez Paul Klee’nin “Çizim sanatı, dışarıda bırakma sanatıdır” yankısı, sanat piyasası özelinde bir kez daha kendini hatırlatıyor. İçeride kalanlar, piyasa dinamiklerini iyi okuyan güçlü oyun kurucular. Türkiye’nin ilk sanat danışmanlığı şirketini ve bu alanda ilk holdingini kuran Sevil Dolmacı bu isimlerden biri. Kendisi geleceğe yatırım yapan rasyonel hamlelerden yana, günü kurtarmaya yönelik hareket etmiyor. Hızlı ve gözü kara. Dolmacı’ya göre sanat piyasasında romantizme yer yok: “Milyarlarca doların döndüğü hiçbir pazarda olmadığı gibi.” İşin özü, romantizm arayanlar Delacroix, Friedrich yapıtlarında huzur bulabilirler ancak çekiçlerin rekor fiyatlara indiği çağdaş sanat müzayedelerinde değil. Küresel sanat piyasası, pandemi sonrası toparlanma sürecinde önemli bir ivme kazanmış durumda. Satışlar, 2023’te yıllık yüzde 3 artışla yaklaşık 67,8 milyar dolara ulaştı. Bu rakam pazarın 64,4 milyar dolarlık pandemi öncesi seviyesini aştığını gösteriyor. Finansal dinamikleri anlamadan sanat piyasasında kazanan taraf olmanın zor olduğunu da. “Sanatı iyi biliyordum ama para kazanmayı sonradan öğrendim.” diyen Dolmacı için finans yönetimi bu işin bel kemiği. 2015’te ilk kurumsal sanat danışmanlığı şirketini açma fikrini duyanların kendisine güldüklerini anlatıyor. “Benzer süreçleri ve anlaşılamamayı hâlâ yaşıyorum ama işler değişti. Anlatmaya çalışmakla vakit kaybetmiyorum, nasıl yapabildiğimi gösteriyorum.”

Sevil Dolmacı’nın, bu gösterinin dinamiklerini Forbes Türkiye’ye anlatmak seçtiği yer “İlk görüşte aşık oldum” dediği Beşiktaş, Abbasağa’daki tarihi köşk “Villa İpranosyan”. Galeriye dönüştürdüğü rokoko süslemeleri göz kamaştıran köşkün odalarında bu ay çağdaş resim sanatının öncü isimlerinden Peter Halley’nin New York’taki stüdyosundan gelen son yapıtları var. Sergi için sanatçıyı ikna süreci yedi yıl sürmüş, marka isimlerle çalışıyorsanız uyulması gereken prosedürler zorlayıcı. Mesela sanatçı, eserlerinin bir yıl sonra müzayede salonlarında yeniden satışa çıkmasını istemediği için tabloların beş yıl boyunca el değiştirmemesi şartı koymuş. Bu kuralın alıcı bulmayı zorlaştırıp zorlaştırmayacağı akla gelen ilk soru. Ancak sergideki tablolar çoktan satıldığına göre, cevap ‘Hayır’. Halley’in sergide 15 çalışması var ve bir eseri ortalama 200 bin dolar civarında -bu hesaba göre en az 3 milyon dolarlık bir ciro…

Telaffuz edilen rakamlar cezbedici; galericilik elde kadehlerin gezdiği, bohem ve eğlenceli bir iş alanı gibi. Ancak işlerini bırakıp kendisiyle çalışmaya gelenlerin de deneyimledikleri gibi vitrindeki bu cazibe yanıltıcı. Özellikle ağzında altın kaşıkla doğmayıp her şeyi sıfırdan kendini inşa edenler için. Sevil Dolmacı, öğrenciliğinde yurt dışında sergilere, müzelere gidebilmek için çareyi bankalardan kredi çekmekte bulanlardan. İdealist, ancak realist de. 1995’te Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’ne girmiş, ardından yüksek lisans ve doktora yapmış. Ne var ki akademisyen olarak kariyerine devam ederken işler istediği gibi gitmiyor. Bir kırılma noktası yaşıyor:

"Akademinin sağladığı olanaklar kısıtlıydı, çok şey biliyor, aktaramıyordum. En önemlisi sanat çevresine uzaktım.”

Yazının tamamı Forbes Türkiye Ekim sayısında...


"Life" Kategorisinden Daha Fazla İçerik