;
Arama

Bordo’da Türk Şatoları

Türk yatırımcılar şarabın başkenti Bordo’da birbiri ardına şato alıyor. Beş yatırımcının bağları 920 dönümü buldu. İşte “Bordo fâtihi Türkler”…

01 Ekim 2024, 04:15 ÖS EKLENDİ
Bordo’da Türk Şatoları

Mail kutuma düşen görseller birbirinden ilginçti. Bilgisayarla çizilmiş şato görsellerinde binanın üzerinde Château Ekin yazıyor, şarap etiketi eskizlerinde de “Cuvée Mezopotamya”, “Cuvée Ekin” gibi ibarelere rastlanıyordu. Fransa’nın dondurulmuş patates kralı Maraşlı İmam Şahin, Bordo’da satın aldığı şatoyu restore ederken şatoya firması “Ekin Frites”in adını vermeyi düşünmüştü. Gözü bu isme pek alışamayınca şatonun adını değiştirmekten vazgeçmiş, damgasını sadece etiketlere vurmak istemişti. Defne dallarının arasında Ekin yazan bir amblemin altında şatonun orijinal ismi Les Chaumes olarak kalacak, koyduğu adlar da “Cuvée” (parti) olarak gözükecekti. Eski bankacı Gökhan Toker ise satın aldığı şatonun hayli uzun Fransızca adını değiştirmiş, etiketin altına “Vignobles Toker” (Toker Bağları) yazmayı da ihmal etmemişti.

Bordo’da şato sahibi olanlardan biri de ressam İsmail Acar’dı. Ünlü ressam -sanatçı egosunun etkisiyle olsa gerek- çıtayı biraz daha yükseltmiş, şatonun orijinal adına soyadını eklemişti: Château Acar de Bedou….

Dünya şarapçılığının kalbi Bordo’da şato alan diğer Türkler, Kavaklıdere Şarapları’nın sahipleri Başman’lar ile 7 Bilgeler Şarapları’nın sahibi Bilge Yamen ise şatolarına böyle güçlü damgalar vurmaktan kaçınmıştı. Başman’ların La Croix de Lartigue ve Claude Bellevue şatoları ile Yamen’in des Vu şatosu orijinal adlarıyla korunuyordu, sadece Kavaklıdere şarap etiketlerinin altına çok küçük bir yazıyla “Maison Kavaklıdere” (Kavaklıdere Evi) yazmıştı.

Adları ve etiketlerindeki göndermeler ne olursa olsun gerçek şu ki, Bordo’daki altı şato bin dönüme yaklaşan bağlarıyla birlikte artık Türklere aitti…

İLK ADIM RESSAM İSMAİL ACAR’DAN

Bordo’daki ilk yatırımı beklenmedik bir kişi, ressam İsmail Acar yapmıştı. Acar 2011’de iki ortağıyla birlikte Bordo’nun Côte de Blaye bölgesindeki de Bedou şatosunu satın almış ama epey bir süre ilgilenememişti. Acar, serüvenini Forbes’a şöyle anlattı:

“Aslında bağ ve üzümle çok ilgili değildim, şatoda bir sanat merkezi oluşturmak ve orada yaşamak istedim. Ancak çok sık gidemedim ve pek ilgilenemedim. Arada bir soygun yaşandı, sonra pandemi oldu. Bağ da çok yaşlıydı, revize etmek gerekiyordu. Birkaç yıldır şarap yapılmadı, bağı yenilemek şartıyla söktüm, şimdilerde yeni dikim planlıyorum.”

Acar, 2,5 milyon euro’ya malolan ve bir o kadar da restorasyon harcaması yaptığı yatırımının kendi açısından “rantabilitesini” de şöyle açıkladı:

“Ticari beklenti içinde değilim, zaten son 10 yıldır sosyal fayda üzerine işler yapıyorum. Buraya çeşitli ülkelerden sanat öğrencileri geliyor. Sanat öğrencilerine ve ailelerine yönelik programlar için Burçin Büke, Hülya Aksular, Kürşat Başar gibi sanatçılar konuk oluyor. Ukrayna - Karkov’dan gelen çocuklar gibi gruplardan da ücret alınmıyor.”

“Koskoca bir şato ve dev bir bağın sırf bu amaça kullanılması fazla lüks değil mi?” diye soruyorum. Cevabı, şöyle oluyor: “Bu konularda cebinizden çok para da çıkabilir. Ama mesela buradaki etkinliklerle Fransa’daki sanat koleksiyonerlerinin radarına girersiniz, bu da önemli bir değer olabilir. Bir serginin geliriyle bir şato alabilirsiniz. Bunu geniş bir sepet gibi düşünün, sepetteki unsurlar birbirini dengeliyor… Bölgemizde şatolar bir şişe şarabı 0,80 euro’ya maledip 2 euro toptan fiyatla satıyorlar. Bana tavsiyeleri ise ‘Sen 8 - 10 euro harca, 100 euro’ya sat’ yönünde. Gerçekten de bir ressam bir şarabın etiketine imza atınca buna bin euro da denilebilir. ‘Kişiye özel’ şişeler tasarlamak gibi böyle düşüncelerim de var.”

PATATES KRALI, ŞARAP KRALI OLDU

Bordo’da şato sahibi olan bir diğer Türk de, Blaye bölgesindeki Château Les Chaumes’u satın alan İmam Şahin. Maraş’ın Elbistan ilçesinde doğan Şahin, 1990’lı yıllarda üniversitede öğrenci iken siyasi faaliyetleri nedeniyle okuldan uzaklaştırılınca, Fransa’daki ağabeyinin yanına gitmiş. Orada gıda sektörüne girmiş, Ekin Frites firmasıyla daha çok döner büfelerinden oluşan “etnik” pazarın bir numarası olmuş. 100 bin tonluk üretimi ve 150 milyon euro’luk yıllık cirosuyla da 5 milyon tonluk Avrupa toplam pazarının önemli bir oyuncusu haline gelmiş. Şimdilerde firmasını devreden ve yeni bir markayla yürüyen Şahin’e şarap dünyasına girişinin öyküsünü sorduğumuzda gülümsüyor, “Ben aslında rakıcıyım, şarabı yeni öğreniyorum” diyor. Ve “İnsan ekonomik olarak bir noktaya gelince başka arayışlara giriyor. Ben de şaraba merak saldım. Zaten öteden beri Bordo’yu severdim, uygun olarak bu şatoyu buldum” diye ekliyor.

Şahin şatoyu farklı rekoltelerden 300 bin şişelik bir stokla devralmış, satın alma ve yaptığı tamiratlarla maliyet 5 milyon euro’ya yaklaşmış. Şimdilerde elindeki büyük stoğu eritmenin yollarını arıyor, bir yandan da tesisi şarap turizmine hazırlıyor: “Düğün - dernek gibi kalabalık ağırlamalar için 30 geniş yatak odası ve 360 metrekarelik tadım salonu yaptırıyorum. Bağları çevreleyecek 2 metre eninde yürüyüş yolu da hazırlatıyorum. Kızım ve yeğenlerim işin başında olacak…” İmam Şahin bölgedeki arazi fiyatlarını ucuz bulduğundan 300 - 400 dönüm daha bağ alma arzusunda, “Şu anda hektar başına fiyatlar 15 - 25 bin euro arasında. Bir hektarın 10 dönüm olduğunu düşündüğünüzde, dönümüne 50 bin lira çok ucuz bir fiyat” yorumunu yapıyor.

BAĞ BUDAYAN BANKACI

Garanti Bankası eski yöneticilerinden Gökhan Toker ise Bordo’daki Türkler arasındaki en küçük mülk sahibi. Castillon’daki 70 dönüm arazisinin sadece 40 dönümü bağ altında, arazideki 10 dönümlük bir çayırı da bağına katma arzusunda. “Michelin Türkiye ofisinde çalışan eşim Esra, Fransa’daki merkeze tayin olunca ben de kendime meşgale aradım. Çocuklara baktım, onlar büyüyünce de 680 bin euro’ya bu şatoyu aldık. Şatonun ismi çok uzundu, evimizin önündeki ırmağın adından esinlenerek adını ‘Château Lacarel’e çevirdim. İki yıl bağcılık ve şarapçılık okudum, iki yıl da ünlü bir şatoda staj yaptım. Bu yıl 20 bin şişe şarap yapmayı planlıyorum” diye anlatıyor öyküsünü. “Yasal engelleri aşarsam Türkiye’den asma fidanı getirtip Bordo üzümleriyle Türk üzümlerini harmanlayarak şarap yapmayı planlıyorum. Burada rekabet çok sert, şaraplarımı Türkiye ve Balkan ülkelerinde satmayı hedefleyeceğim” diye de ekliyor.

İmam Şahin’in “Bordo bağlarının fiyatları ucuz” yorumuna ise mesafeli yaklaşıyor: “Bağ bölgesinin bulunduğu apelasyona, yani bölgesel kalite hiyerarşisine göre fiyatlar çok değişiyor. Bağın yaşı, üzümlere son 10 yıl iyi bakılıp bakılmadığı, içinde şaraphane olup olmadığı ve ekipmanları da fiyatları etkiliyor. Yatırımcılar dikkatli olmalı, iyi araştırmalı… Mutlaka danışmanlık almalı.”

DİŞ HEKİMLİĞİNDEN ŞATO SAHİPLİĞİNE

Diş hekimi Dr. Bilge Yamen de Bordo’da şato yatırımı yapan bir diğer Türk. Yamen, yine hekim olan eşi Gülgün Hanım ile birlikte 2010 yılında İzmir-Selçuk’ta 7 Bilgeler Şarapçılık’ı kurmuş ve yıllar içinde önemli bir üretici haline gelmişti. Bu birikimleriyle Côtes de Bourg bölgesinde des Vu şatosunu satın aldı. Yamen, “1894’de kurulan 120 dönüm bağa sahip şatoyu yaklaşık 2 milyon euro’ya satın aldım” diyor ve ekliyor: “Bu yıl 80 bin şişe şarap üreteceğiz. Türkiye’deki kapasitem de 550 bin şişe, bunun 150 bin şişesini ihracata ayırıyorum. Bunları Avrupa ve ABD piyasalarına sunmak için Paris’te bir de dağıtım şirketi kuruyorum. Tabii burada üreteceğimiz şarapları Türk şarapseverler de tadacak, bu arada burada edindiğimiz tecrübeler 7 Bilgeler’in üretimine de yansıyacak...

Yamen her ne kadar şarap üreticisi olsa da hedefini şarap satışıyla sınırlamamış, nitekim “Şato şarap turizmine pek uygun değildi. Bunun için bir tadım yeri hazırlıyorum. Bordo Limanı’na cruise gemileriyle turistler geliyor, onlar için bir cazibe merkezi olabiliriz. Türkiye’de yıllardır şaraphanede caz konserleri yapıyoruz, planımda Bordo’da da konserler düzenlemek var” diyor.

Bilge Yamen, “Kavaklıdere’nin de Bordo’da iki şatosu var, şimdi siz de şato aldınız. Bu durum ‘Türk şarap üreticileri ülkedeki şarapçılığı desteklemeyen siyasi iklimden dolayı kendilerini güvenli limanlara mı atıyor?’ türünden yorumlanıyor” sözlerimizi de “Buraya gelmekteki ilk motivasyonum güvende olmamak değil” diye yanıtlıyor. “Ama iki çocuğum da iyi eğitim alsınlar, sanat ve bilim konuşulan bir coğrafyada olsunlar istiyorum. Bordo’da başarılı olma çabasının heyecanını yaşıyorum. Bağcılığın çok zor yanlarını görüyorum, buradan Türkiye’ye döndüğümde de içimde başka bir özgürlük hissediyorum…”

TÜRK ÜRETİCİNİN “BORDO ŞARABI”

Türk şarapçılığına Bordo yolunu açan Kavaklıdere’nin şatolarını ise küçük bir basın grubuyla ziyaret ediyor, yönetim kurulu başkanı Ali Başman’a serüvenini anlattırıyoruz. 1929’da kurulan Türkiye’nin köklü şarap üreticisi 2006’da Fransa’nın Rhône bölgesinde bağ almaya kalktığında bölge üreticilerinin itirazlarıyla karşılaşmış, ama Fransa’da yatırım kararını askıya almak yerine daha da bilenmiş. Fırsat, 2016’da danışmanı Stephane Derenoncourt’un mesajıyla gelmiş: “Ali, danışmanlığını yaptığım iki şatonun sahipleri yaşlandılar, işlerini eskisi gibi yürütemiyorlar. Uygun fiyatlardan mülklerini satışa çıkardılar. Bu fırsatı kaçırma. Kasabada benim de bir bağım var, komşu oluruz, gereken yardımları da yaparım…”

Ali Başman Bordo’nun tarihi bağ bölgesi St. Emilion’a komşu olan Castillon köyündeki iki şatoyu yaklaşık 3 milyon euro bedelle böylece almış. Şatoda sekiz yıldır ürettiği şaraplarda kaliteyi günden güne yükseltmiş, uluslararası yarışmalarda 20’ye yakın altın ve gümüş madalya ile 100 üzerinden 90’ı aşan puanlar kazanmış. Rekabetin çetin olduğu Fransa’da bunun sancısını da pek yaşamamış, 180 dönümlük iki komşu şatonun 50 bin şişelik üretimlerinin yarısı Türkiye’de kolayca alıcı bulmuş.

Daha çok kızı Aslı Başman’ın ilgilendiği şatolarına yılda birkaç kısa ziyaret yapabilse de “Burada yeni teknikler, yeni uygulamalar öğrenmemiz bir kazanç. Ayrıca bir Türk firması olarak Bordo’da şato sahibi olmakla dikkat çekiyor, pazarlama açısından avantaj sağlıyoruz. Kaliteli şato şaraplarının diğer ürünlerimizin de önünü açacağı kesin. Bu yatırımlar sayesinde şarapçılıkta global bir oyuncu olmanın ilk adımını attık” diyor Başman.

Bu arada Türklerin satın aldıkları altı şatonun sahiplerinin de mülklerini satış nedenleri aynı. Yaşlanmaları, bağlara ve şaraba emek verecek enerjilerinin azalması, çocuklarının da bu zahmetten kaçınıp büyük kentlerde yaşamak, başka sektörlerde çalışmak istemeleri… Umarız Türk yatırımcıların serüvenleri de ileride böyle noktalanmaz. Umarız atalarının elde kılıç kapısına dayandığı Avrupa’daki toprakları euro’yla fetheden “modern akıncılar”ın yeni kuşakları, bu zengin mirasa sahip çıkar…


"Life" Kategorisinden Daha Fazla İçerik

Yazarlar

Çok Okunanlar