Liderlik Tahtı Sallanıyor
Almanya, birleşmeden bu yana olimpiyatlarda hiç bu kadar başarısız olmamıştı. Alman sporcular Paris Olimpiyatları’nda 12’si altın toplam 33 madalya aldılar ve sıralamada 10’uncu olabildiler. Oysa 1992 Barcelona ve 1996 Atlanta’da üçüncü olmuşlardı, diğer olimpiyatlarda madalya sayısı hep 40’ın üzerindeydi (2020 Tokyo hariç) ve sıralamada beşincilik ila altıncılık arasında gidip geliyorlardı. Almanya’nın spordaki performansı da ekonomisine benziyor: Cansız ve keyifsiz.
Evet, Alman ekonomisinde ciddi yapısal sorunlar var. Son çeyrekte de yine eksi büyüme yaşandı. Yakın gelecekte bir toparlanma yaşanacağına dair umutlar azalıyor. Alman ekonomisi bu yılın ikinci çeyreğinde de yıllık yüzde 0,1 daraldı, tıpkı birinci çeyrekte olduğu gibi. Avrupa’nın lider ekonomisinde beş çeyrek dönemdir büyüme yok ve hatta 2019’dan bu yana 1949’dan beri görülmemiş yavaşlıkta büyüyor. 2019’un ikinci çeyreği ile 2024’ün ikinci çeyreği arasında ortalama büyüme hızı sadece yüzde 0,5. Yani altı yıldır yerinde sayan Alman ekonomisi artık Avrupa Birliği’nin (AB) ekonomik canlanmasını engelliyor.
Daha da kötüsü büyüme krizinin 2030’a kadar akut bir sorun olarak kalıcı hale gelmesi riski var. Hem ABD hem de Çin ekonomilerinin ivme kaybetmesiyle birlikte küresel ticaretteki yeni gerginlikler nedeniyle ihracat odaklı güçlü bir toparlanma için çok az umut var.
Son dönemde Almanya’da açıklanan ekonomik rakamların çoğu olumsuz. Sadece ekonomi daralmıyor, sanayi üretimi geriliyor, yatırımlar düşüyor, inşaat sektörü küçülüyor, ihracat ve siparişler azalıyor. Üstüne üstlük, zayıflayan sanayi siparişleri, yüksek stok seviyeleri ve tasarrufların azalması da ekonomiyi etkiliyor.
Aslında Alman ekonomisi yıla iyimser başladı. İlk açıklanan birinci çeyrek GSYH büyümesi artıdaydı ve ekonomiye güven göstergeleri de iyileşiyordu. Karamsarlığın geride kaldığı düşünüldü ve Almanya’nın Avrupa’nın hasta adamı olup olmadığı tartışmasının tekrar rafa kaldırılabileceği umutları doğdu. Ancak, ikinci çeyrekteki eksi büyümenin yanında birinci çeyrek için yapılan aşağı yönlü revizyon bahar havasının sonunu getirdi. Sonuç olarak, Alman ekonomisi iki yıl öncesine göre daha küçük.
Yapısal nedenleri olan döngüsel ve uzun bir durgunluk söz konusu olan. Yine de yılın ikinci yarısında toparlanma hala mümkün, ancak bunun güçlü olması çok düşük bir ihtimal.
2023’teki yüzde 0,3 daralmadan sonra (geçen yıl küçülen tek G7 ekonomisiydi) Uluslararası Para Fonu (IMF) temmuz raporunda bu yıl yüzde 0,2, Avrupa Komisyonu ise yüzde 0,1 büyüme bekliyor. Buna gerekçe olarak yüzde 7 seviyesindeki ücret artışlarının da etkisiyle iç talebin yavaş yavaş toparlanacak olması gösteriliyor. Ancak sanayi sektörünün yüksek faiz oranlarından zorlanmaya devam edeceği, yatırımların pandemi öncesi seviyelerin çok altında kalacağı, yüksek finansman maliyetlerinin süreceği ve ihracatın durgun kalacağı öngörülüyor.
Bazı uzmanlar Almanya’nın ekonomik modelinin onarılamaz şekilde bozulduğunu söylüyor. Çünkü önceki on yıllarda yaşanan güçlü büyümenin ucuz Rus gazının ithalatına dayandığı ve bunun da Almanya’nın oldukça rekabetçi ihracat endüstrilerine güç verdiği savunuluyor. Bu görüşe göre ucuz gaz mevcut olmadığı için Alman üretim modeli artık işe yaramıyor. Ancak şimdilerde gaz fiyatları 2018 seviyelerine indi ve sorunlar sürüyor.
Bu nedenle ekonomideki hastalıkları sadece yüksek enerji fiyatları ya da mevcut hükümetin politikaları gibi kısa vadeli faktörlere bağlamamak gerekiyor. Ekonomik sorunların temeli daha derinlerde yatıyor.
Alman ekonomisine dair önemli bir düşünce kuruluşu olan Avrupa Ekonomik Araştırmalar Merkezi (ZEW), son anketinde Alman yatırımcıların moralinin yedi ayın en düşüğünde olduğunu ortaya koydu. Ekonomik Eğilim Anketi’nde yatırımcıların Avrupa’nın en büyük ekonomisinin görünümüne ilişkin eğilimleri ağustos ayında 19,2 seviyesine geriledi. ZEW eğilim endeksi temmuzda 41,8’di.
ZEW Başkanı Achim Wambach, “Almanya’nın ekonomik görünümü çöküyor” diyerek Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) belirsiz para politikası, ABD’deki zayıf istihdam verileri ve Orta Doğu’daki gerginliğe ilişkin endişeler nedeniyle yüksek belirsizlik olduğunu söyledi.
Deutsche Bank’taki kıdemli ekonomist Robin Winkler ise ekonomide toparlanma konusunda ilkbaharda yaşanan iyimserliğin artık tamamen buharlaştığını vurguluyor. ABD’li yatırım yönetim firması T. Rowe Price’ın müşterilerine gönderdiği notta, Almanya’da GSYH’da bu yıl daralma riskinin söz konusu olduğu ve daha zayıf beklentilerin daha zayıf büyümeye yol açtığı kendini gerçekleştiren bir döngüye girilebileceği ifade ediliyor.
Almanya Hükümeti Ekonomi Uzmanlar Konseyi’nin eski başkanı Bert Ruhrup, asıl sorunun bütçeyi yenilemek için kredi almayı yasaklayan “borç freni” politikası olduğunu vurguluyor ve “İlk olarak ihtiyaç duyulan şey, ciddi şekilde harap olmuş altyapıyı hızla yükseltmek ve modernize etmek için borç freni politikasının değiştirilmesidir. Doğru enerji dönüşümü söz konusu olduğunda teknolojiye daha açık olmak da akıllıca olacaktır” diyor.
Halen ayda 563 euro olan her işsize sosyal yardım sağlama sisteminin de değiştirilmesi gerektiğini savunan Ruhrup, “Bazıları için, kalıcı bir işe geçmektense yardım almak ve gölge bir işte çalışmak daha karlı. İşsizlik yardımı, koşulsuz bir temel gelir değil, plana göre düzenli istihdama geri dönmeyi hedefleyen bir sosyal yardımdır” diye konuşuyor.
Alman ekonomisinde durgunluğun kaynaklarından biri olarak dünyanın sorunlu bölgelerindeki çatışmalardan kaçan göçmen ve mülteciler haricinde önemli bir nüfus artışı olmaması gösteriliyor.
Bu yeni nüfusun büyük bölümü çalışmadığı gibi tüm sosyal imkanları kullanıyor. Çalışanların ise verimlilikleri oldukça düşük, bu nedenle ciddi bir verimlilik sorunu yaşanıyor.
Diğer yandan nüfusun yaşlanması daha fazla sosyal güvenlik katkısı ve emekli maaşı harcamasına neden olacağı kadar sağlık hizmetlerine olan talebi artıracak ve çalışanları diğer endüstrilerden uzaklaştıracak. İşgücü kıtlığı da yatırımları azaltacak.
Bir başka yapısal sorun ise kamu altyapısına yetersiz yatırım yapılması nedeniyle düşen üretkenlik. Ülkede kamu yatırımları 1990’lardan beri azalıyor ve Almanya bu konuda gelişmiş ekonomiler arasında en alt sıralarda. Yatırım için bütçelenen para, genellikle belediyelerdeki personel eksikliği nedeniyle rutin olarak az harcanıyor. Ulusal borçlanmaya konulan borç freni limitleri de kamu yatırımı için finansman sıkıntısına neden oluyor.
Almanya’nın geride kaldığı ve artık yapısal sorun haline gelen bir başka konu da dijitalleşme. Dijital Dünya Rekabetçilik Sıralamasında 67 ülke arasında 23’üncü sırada yer alan Almanya, yıllardır tartışıldığı ve sorunlar bilindiği halde dijital altyapısına gereken önemi vermiyor ve yatırımları gerçekleştirmiyor.
Devlet hizmetleri gereken hızda dijitalleştirilmediğinden bürokrasi de büyümenin önünde ciddi bir engel. Almanya’da karada bir rüzgar çiftliği inşa etmek için izin almak yaklaşık beş ila altı yıl ya da bir işletme lisansı almak 120 gün sürüyor. Bu süreler OECD ortalamasının iki katından fazla.
2010’ların ortasında Euro Bölgesi’nde özellikle Güney Avrupa ülkeleri bir krizden diğerine yuvarlandığında Angela Merkel liderliğindeki Almanya, dik duruşu ve istikrarlı görünümüyle yıldız konumundaydı. Şimdi ise Olaf Scholz liderliğindeki hükümet fazlasıyla düşük sıklet bir görünüm sergiliyor.
Almanya çok önemli ekonomik zorluklarla karşı karşıya ve bunları çözmek için iddialı reformlar gerekiyor. Ancak kısa vadeli bakış açıları Avrupa Birliği’nde ve uluslararası siyasette olduğu kadar ekonomide de gereken adımların atılmasına engel oluyor. Diğer büyük AB ekonomileri ile kıyaslanınca fazlasıyla kötü performans göstermesi Almanya’nın Avrupa’nın lider ülkesi konumunu da baskı altına alıyor.