;
Arama

Enerji güvenliği: Avrupa, ABD ve Çin'e karşı birlik oluşturabilir mi?

Avrupa'nın enerji güvenliği, ekonomik istikrar ve demokratik değerlerin korunması açısından kritik bir dönemeçte. Küresel rekabet için inovasyon, stratejik iş birlikleri ve düzenleyici çerçevenin sadeleştirilmesi gerekiyor. Avrupa’nın enerji dönüşümü, kapsamlı ve yenilikçi çözümler gerektiriyor.

20 Şubat 2025, 09:27

BMW Vakfı Herbert Quandt’ın davetlisi olarak 13-15 Şubat tarihlerinde Münih Güvenlik Konferansı haftasında Münih'te gerçekleşen "Enerjiyi Güvence Altına Alma, Toplumu İlerletme" temalı konferansa katıldım.  Münih Güvenlik Konferansı transatlantik ilişkilerde tırmanan gerilim nedeniyle karamsar bir havada geçti. 

Enerji konferansı ise küresel birçok enerji liderini bir araya getirerek, enerji bağımlılığının karmaşıklıklarını, sürdürülebilir enerji geçişleri ve uygun fiyatlı enerji kaynaklarının gerekliliğini vurguladı. Bu bağlamda işbirlikçi stratejilerin, yenilikçi çözümlerin ve uyumlu bir Avrupa yaklaşımının acil ihtiyaç olduğunu ortaya koydu.

E.ON Almanya CEO'su Leo Birnbaum tarafından yapılan açılış konuşması, konferans boyunca yankılanan kritik iç görüleri özetledi. 

  • Enerji Kaynaklarında Çeşitlilik: Birnbaum, güneş, rüzgar ve hidroelektrikteki dalgalanmaların etkili bir şekilde dengelenmesi için çeşitli enerji kaynaklarına yatırım yapmanın önemini vurguladı. Gelecekteki stratejiler, hidrojen, amonyak, küçük modüler reaktörler (SMR'ler) ve hatta nükleer füzyon gibi yenilikleri kapsamalıdır; bu sayede dayanıklı bir enerji portföyü oluşturulabilir.
  • Araştırma ve İnovasyonda Sınır Ötesi İş Birliği: Avrupa araştırma girişimlerinin güçlendirilmesi için artırılmış sınır ötesi iş birliğinin gerekliliği vurgulandı. Teknolojik ilerlemeleri kolektif olarak yönlendirerek, Avrupa yenilenebilir enerjiyi daha uygun fiyatlı, depolanabilir ve istikrarlı bir seçenek haline dönüştürerek enerji bağımsızlığını artırabilir.
  • Enerji Güvenliği ve Demokrasi: Enerji güvenliğinin demokratik değerleri doğrudan koruduğu belirtildi. Güvenilir olmayan veya uygun fiyatlı enerji, sadece politik istikrarsızlığı beslemekle kalmaz, aynı zamanda popülist anlatıların işine de yarar. Bu nedenle, enerji güvenliğinin sağlanması, demokratik sistemlerin istikrarı için kritik öneme sahiptir.

İkinci gün, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İcra Direktörü Fatih Birol'un konuşmasıyla devam etti. Birol, gelişen ekonomiler tarafından tetiklenen küresel elektrik talebinde tarihi bir artış olduğunu ve 15 yıllık duraklamanın ardından gelişmiş ekonomilerdeki talebin yeniden canlandığını vurguladı.

IEA'nın sektördeki ana pazar analizinin en son baskısı olan “Electricity 2025” raporu, küresel talepteki artışın 2027 yılına kadar her yıl Japonya'nın yıllık elektrik tüketiminden daha fazla bir miktarı ekleme eşdeğerinde olacağını öngörüyor. Bu artış, öncelikle sanayi üretimi için elektrik kullanımındaki sağlam büyüme, artırılan iklimlendirme talebi, ulaşım sektörünün öncülüğünde hızlanan elektrifikasyon ve veri merkezlerinin hızlı genişlemesi tarafından yönlendirilmektedir.

2024'te dünyada inşa edilen arzın %85'i yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşuyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretiminde payı arttıkça, hava koşulları nedeniyle rüzgâr ve güneş PV üretiminde azalma yaşanan dönemleri anlamak önem kazanıyor. Böyle olaylar enerji sistemine potansiyel olarak baskı yapabildiğinde, yeterli seviyede kontrol edilebilir kapasitelerin ve uzun süreli depolama çözümlerinin olması kritik olacaktır. Talep tarafında, iklimlendirme ve elektrikli araçlar ile artan talep de değişkenlik gösterdiğinden, enerji yönetim denklemi her geçen gün daha karmaşık bir hal alıyor.

İşbirliği gerekliliği  

BMW Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Heba Aguib, iş birliğinin önemini vurguladı: “Büyük teknoloji şirketleri, araştırma kurumları, start-up’lar ve sanayi oyuncuları ile iş birliği yapmaya başlıyor. İlerlemeyi sağlamak için farklı yaklaşımlara açık olmalıyız.”

Breakthrough Energy'de Başkan Yardımcısı olan Ann Mettler, “Kamu ve özel sektör, kontrolcü tavırdan iş birliğine geçmelidir. Kamu sektörü bunu tek başına yapamaz.” diye belirtti.

Yatırım odağı 

AB'nin ekonomik rekabetçiliği hakkında hazırlanan son raporda Mario Draghi, Washington ve Pekin ile rekabet edebilmek için üye ülkeler arasında ortak borçlanma ve çok daha fazla işbirliği çağrısında bulundu. İtalya'nın eski başbakanı ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) eski başkanı Draghi, AB liderlerine büyümeyi artırmak için yıllık 800 milyar euro yatırım yapma çağrısında bulundu.

Kritik madenlere bağımlılık  

AB, ekonomik güvenliği gözeterek ve kilit tedarik zincirlerini güvence altına alarak diplomasi yürütmelidir. AB, kaynak zengini ülkelerle tercihli ticaret anlaşmalarını ve doğrudan yatırımları koordine etmeli, seçilen kritik alanlarda stok biriktirmeli ve kilit teknolojilerin tedarik zincirini güvence altına almak için sanayi ortaklıkları oluşturmalıdır.

Neler yapılmalı? 

Sonuç olarak, Avrupa'nın enerji güvenliği konusunda atacağı adımlar, yalnızca iç dinamiklerle sınırlı kalmayıp, küresel iş birliklerini de etkileyen karmaşık bir denklemi gerektirmektedir. ABD ve Çin gibi güçlerle rekabet edebilmek için Avrupa'nın inovasyona yönelmesi, kritik materyallere bağımlılık problemini ele alması, ağır regülasyon yapısını basitleştirmesi ve temiz enerji çözümlerini benimseyerek daha bağımsız bir enerji yapısına geçiş yapması son derece kritik öneme sahiptir. Bu hedefe ulaşmak için işbirlikçi yaklaşımlar, disiplinler arası etkileşim ve yenilikçi teknolojilere yapılan yatırımlar büyük bir önem taşımaktadır.

Enerji denkleminde uygun fiyat, sürdürülebilirlik ve güvenlik en kritik üç başlık olarak öne çıkarken, enerji bağımsızlığı hedeflerine ulaşabilmek için Avrupa'nın kapsamlı bir strateji geliştirmesi gerekmektedir. Enerji güvenliği, ekonomik istikrar ve demokratik değerlerin korunması, Avrupa'nın gelecekteki yönelimi için hayati bir öneme sahiptir. Bu süreçte atılacak adımların etkinliği, kıtanın uluslararası arenadaki konumunu belirleyecektir.

Bu vizyona ulaşmak için Avrupa, silo yapılarını aşamalı olarak kırmalı, disiplinler arası iş birliğini teşvik etmeli ve daha birleşik, öngörülebilir bir düzenleyici çerçeve oluşturmalıdır. Bu stratejik adımlar, gelecekteki enerji zorluklarına karşı daha dayanıklı ve bağımsız bir Avrupa inşa etmek için hayati bir öneme sahiptir.

Sonuç olarak, Avrupa'nın enerji dönüşümü, sadece ulaşım ve sanayi alanında değil, toplumun her alanında köklü değişiklikler gerektirecektir. Bu dönüşüm sürecinde herkesin rolü önemlidir; kamu ve özel sektör, akademi ve sivil toplum kuruluşları arasında güçlü bir iş birliği sağlanmadığı sürece, hedeflere ulaşmak zor olacaktır. Avrupa'nın durumu, yalnızca enerji güvenliğini değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik refahını da etkileyecek olan bir dizi karmaşık faktörü içermektedir. Bu nedenle, Avrupa’nın enerji geleceğini şekillendirmek için kapsamlı ve yenilikçi çözümler geliştirilmesi gerekmektedir.


"Sürdürülebilirlik" Kategorisinden Daha Fazla İçerik

  • BlackRock ve Vanguard, SEC düzenlemeleri nedeniyle toplantıları iptal etti

    BlackRock ve Vanguard, SEC düzenlemeleri nedeniyle toplantıları iptal etti

  • Girişimcilerin kaçırmaması gereken etkinlikler

    Girişimcilerin kaçırmaması gereken etkinlikler

  • Türkiye son 24 yılın en kurak ocak ayını yaşadı

    Türkiye son 24 yılın en kurak ocak ayını yaşadı

  • Türkiye'de denizlerde rüzgar enerji santralleri ne zaman kurulacak?

    Ahmet Bal
    Türkiye'de denizlerde rüzgar enerji santralleri ne zaman kurulacak?

  • Sabancı 8 şirketiyle CDP Küresel Liderler listesinde

    Sabancı 8 şirketiyle CDP Küresel Liderler listesinde

  • Enerjisa Enerji’den 4,8 milyar TL’lik tahvil ihracı

    Enerjisa Enerji’den 4,8 milyar TL’lik tahvil ihracı

Yazarlar

Çok Okunanlar