Kralın Zor Dönemeci
Dünyanın en büyük varlık yönetim şirketi BlackRock’ın Yönetim Kurulu Başkanı ve kurucu CEO’su Larry Fink “Hiç kimse istediğinden daha uzun süre çalışmak zorunda kalmamalıdır. Ancak, 65 olan mevcut emeklilik yaşıyla ilgili temel fikrimizin Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalma olmasının biraz çılgınca olduğunu düşünüyorum” diyor.
Hissedarlara yıllık mektubunda, ABD’de emeklilik yaşını tartışmaya açan Fink, artan yaşam süresinin ve daha fazla harcamanın “ABD emeklilik sistemini büyük bir baskı altına soktuğunu” vurguladı ve sermaye piyasalarının yüzyılın en büyük zorluklarından biri olarak tanımladığı “insanlara güvenli, hak edilmiş bir emeklilik sağlamak” sorununu çözmede kritik önem taşıyacağını savundu. Fink, mektubunda yaklaşmakta olan küresel emeklilik krizine dikkat çekti ve bu krize çözüm bulmak için neler yapılabileceği konusunda önerilerde bulundu.
Evet, emeklilik yaşı tartışması konunun bir yanı madalyonun diğer yüzünde ise 71 yaşına gelen ve BlackRock’ı neredeyse sıfırdan dünyanın bir numarası yapan Fink’in, yönetimi bırakmaya pek niyeti olmaması var. Fink, ortalama ömrün uzadığı bir çağda emekliliğin ne zaman olması gerektiği ve daha uzun süre çalışmak isteyenleri bunu yapmaya nasıl teşvik edebileceğimiz konusunda konuşmaya başlamamız gerektiğini de dile getiriyor.
Fink, temmuz ayında yatırımcılara şöyle seslendi: “BlackRock’tan yakın zamanda ayrılmayı planlamıyorum, ancak amacım şimdiki genel müdürümüz Rob Kapito ile yola çıktığımızda olduğu gibi her zaman firmanın olduğundan daha iyi ellerde olmasını sağlamaktır. Ve bunu başaracağımıza eminim.”
Bir ayakkabı mağazası müdürü baba ve İngilizce öğretmeni annenin oğlu olan Larry Fink, tartışmasız Wall Street’in kralı… BlackRock, 1988 yılında sıradan bir ofiste Larry Fink liderliğinde sekiz kişi tarafından kuruldu ve 36 yılda dünyaya hükmeder hale geldi. Bugün 10,5 trilyon doların üzerinde aktif yönetiyor. 2000 başında sadece 165 milyar doları yönetiyordu ve bu rakam 2022’de 8,6 trilyon dolardı. BlackRock bir ülke olsaydı, ABD ve Çin’den sonra üçüncü büyük ekonomi olurdu.
Aynı zamanda dünyanın en büyük “gölge bankası” çünkü Aladdin adındaki risk yönetim yazılım sistemi ile ABD Merkez Bankası (FED) ve Avrupa merkez bankaları için toplamı 21,6 trilyon doları bulan varlığı ve yapılan tüm işlemleri izliyor. Bu da BlackRock’ı kısmen para yöneticisi ve kısmen de devlet ortağı haline getiriyor.
Bu kadar hızlı büyümesi ve gücü BlackRock’ı komplo teorilerine açık hale getiriyor. Bazı uzmanlar, BlackRock’ın perde arkasında dünyanın en güçlü ailelerinin yer aldığını, Fink’in aslında “sadece bir memur” olduğunu savunuyor. BlackRock hakkında bir kitap yazan Alman gazeteci Heike Buchter şöyle diyor:
“BlackRock aynı zamanda merkez bankalarına, maliye bakanlıklarına, büyük yatırımcıya, devlet fonlarına, Amerikan emeklilik fonlarına, sigortalara ve vakıflara da danışmanlık yapıyor. Bono ve hisse senetleri kanalıyla şirketleri finanse ediyor. Dünya finans piyasasında BlackRock’ın parmağının olmadığı hemen hiçbir alan bulunmuyor.”
BlackRock’ı daha önce benzeri görülmemiş büyüklükte bir finans imparatorluğuna dönüştürmeyi başaran Lary Fink de haliyle küresel finans dünyasının en güçlü kişisi haline geldi. Başkanların ve başbakanların danışmanı oldu ve dünyanın neredeyse tüm büyük şirketlerinin yönetim kurullarında söz sahibi oldu.
Yılın ilk çeyreği itibarıyla BlackRock’ın portföyünde yer alan ve en çok hisse sahibi olduğu şirketler şöyle: Microsoft (%5,3), Apple (%4,2), Nvidia (%3,8), Amazon (%2,7) ve Meta Platforms (%1,8).
Blackrock, özellikle 2008 küresel finans krizinden sonra çok hızlı bir büyüme gösterdi ve Barclays Capital gibi sektörün büyüklerinden birini bünyesine kattı. Eski bankacı ve yazar William D. Cohan, Fink’i Oz Büyücüsü’ne benzetiyor: “Perdenin arkasındaki adam o.”
Fink, BlackRock’tan ayrıldığında bu, Alex Ferguson’un Manchester United’dan ayrılması gibi olacak. BlackRock’ın yolculuğunun Ferguson’da olduğu gibi tek bir adamın yolculuğu olduğunu söylemek abartı değil.
Sadece Fink değil, JPMorgan Chase’in CEO’su Jamie Dimon ve Blackstone’un CEO’su Steve Schwarzman de tipik emeklilik yaşı olarak kabul edilen yaşı çoktan geçtiler. Bu üçlü emekliliğe dair mesajlar veriyorlar ya da olası haleflerini tanıtıyorlar. Yatırımcılar da bu kudretli CEO’ların yerini alacak rakipleri değerlendiriyor. Endüstrinin bu üç güçlü isminin izinden gitmenin ve ivmelerini sürdürmenin zor olacağı konusunda hemen hemen herkes fikir.
Firmanın içindeki ve dışındaki yöneticilere göre Fink’in yerini alacak en olası kişi olarak, eski McKinsey danışmanı ve ABD Hazine yetkilisi olup sonradan BlackRock yöneticisi olarak şirkete 20 yıl önce katılan ve küresel müşteri işlerini yürüten 53 yaşındaki Mark Wiedman görülüyor.
Wiedman’ın BlackRock’ta büyük bir nüfuzu var ve Fink’in güvenine sahip olduğu biliniyor. Kendisi aynı zamanda Rachel Lord, Charles Hatami, Samara Cohen ve Susan Chan gibi firmanın en üst düzey liderlerinden bazılarının işe alınmasında ve başarılarında kritik roller oynadı. Bu yöneticiler şirketin kilit bölümlerini yönetiyor ve üst düzey küresel yürütme komitesinde yer alıyor.
Uzmanlara göre, Fink’in ayrılması başlangıçta bazı belirsizliklere veya ekip değişikliklerine yol açabilecek olsa da, şirketin kurumsal çerçevesi, marka itibarı ve çeşitlendirilmiş iş modeli, uzun vadede sermaye piyasalarındaki gücünü korumasına yardımcı olabilir. Kuşkusuz, şirketin sermaye piyasalarında gücünü koruması yeni yönetim ekibine geçiş planının etkinliğine ve yeni liderliğin büyüme ve inovasyonu sürdürme becerisine de bağlı olacak.