TCMB'nin KKM kararı ne anlama geliyor?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 23 Ocak Perşembe günü açıklayacağı faiz kararı öncesinde Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarına ilişkin önemli bir duyuru yaparak "KKM hesaplarından çıkış stratejisi kapsamında açılış ve yenileme işlemlerinde vade süreleri kısıtlanmıştır" denildi.
Merkez Bankası'nın daha önce yayımladığı makroihtiyati çerçeve duyurusunda, KKM bakiyelerindeki azalışı desteklemek amacıyla atılacak adımlara dikkat çekildi. Türk lirasına geçiş ve yenileme hedeflerinin yüzde 70’ten yüzde 60’a düşürüldüğü belirtildi.
KKM hesapları için uygulanan asgari faiz oranı, politika faizinin yüzde 70’inden yüzde 50’sine düşürüldü.
Yeni açılan ve yenilenen KKM hesaplarında, zorunlu karşılıklar için faiz veya telafi ödemesi uygulaması kaldırıldı.

Ekonomistler TCMB'nin bu kararını nasıl değerlendirdi?
Ekonomist Murat Sağman, bu değişikliğin KKM'nin zamanla hayatımızdan tamamen çıkacağının bir işareti olduğunu belirtti.
Sağman, KKM’nin toplam büyüklüğünün 130 milyar dolardan 30 milyar dolara düştüğünü ifade ederek bu ürünlerin 2025 yılı sonunda tamamen devre dışı kalabileceğini öngördü. Vadelerin kısaltılmasının yatırımcıları daha kısa süreli yatırımlara yönlendireceğini belirten Sağman, bunun Türk Lirası'na dönüşü teşvik edebileceğini ancak döviz talebinin süreceğine dikkat çekti.
"KKM’yi hızla kaldırmak riskli"
KKM’nin bağlanmış ve vadeli ürünler olduğunu hatırlatan Sağman, bu ürünlerin bir anda kaldırılmasının sistemde ciddi sorunlara yol açabileceğini söyledi. Sağman “Yatırımcıların bu ürünlere yatırdığı paralar belirli bir süre için kilitlenmiş durumda. Hızlı bir iptal piyasalarda dengesizlik yaratabilir ve döviz talebini bir anda artırabilir” diye konuştu.
Piyasa istikrarını korumanın önemine vurgu yapan Sağman, KKM’nin kademeli olarak kaldırılmasının en makul yöntem olduğunu ifade etti. Sağman “Bu süreç dikkatle yönetilmezse ani döviz talebi ve piyasa dalgalanmalarıyla karşılaşabiliriz. Mevcut uygulamanın peyderpey sonlandırılması sistemin dengeli bir şekilde dönüşümünü sağlayacaktır” dedi.
Alkin: KKM hâlâ cazip bir seçenek
Prof. Dr. Emre Alkin, döviz kurlarındaki belirsizlik ve artış beklentisinin KKM’nin sonlandırılmasını engelleyen en önemli faktörlerden biri olduğunu söyledi. "Yatırımcılar döviz kurlarında yükselme olacağına inandıkları için KKM hâlâ cazip bir seçenek olarak kalıyor" diyen Alkin, Merkez Bankası'nın döviz cinsinden cazip kazançlar sunmaya devam etmesinin de bu durumu pekiştirdiğini belirtti. Alkin'e göre, Merkez Bankası faiz indirimlerine ve yüksek reel faiz sunarak yatırımcıların döviz cinsinden araçlardan uzaklaşmasını sağlamaya çalışsa da dövizdeki yükseliş beklentisi bu stratejinin etkili olmasını engelliyor.
Merkez Bankası'nın zorlayıcı yöntemleri
Alkin, Merkez Bankası’nın yatırımcıları ikna etmekte zorlandığını ve bu nedenle daha baskıcı yöntemlere başvurduğunu ifade etti. Alkin, Merkez Bankası'nın bankalarla iletişimde daha zorlayıcı bir dil kullandığını ve bu tutumun zaman zaman 'zorbalık' boyutuna vardığını söyledi. "Merkez Bankası, ‘Eğer siz ikna olmuyorsanız, ben başka bir yola geçeceğim’ diyerek, döviz kurları ve faizler konusunda baskı kuruyor" şeklinde konuştu.
Alkin, yüksek faiz politikalarının Türkiye'nin borçlanma süreçlerine ve döviz kurlarına olan etkisine de değindi. Merkez Bankası’nın, faizleri yüksek tutarak döviz cinsinden kazanç sağlayan enstrümanlar sunmaya devam edeceğini belirten Alkin, bunun devletin borçlanma kağıtlarıyla destekleneceğini söyledi. Ancak döviz kurlarındaki artış beklentisinin ve KKM'nin cazibesinin bu adımları sınırlayacağına da dikkat çekti.
"Yatırımcı güveni yeniden inşa edilmeli"
Prof. Dr. Emre Alkin, Merkez Bankası'nın KKM’yi yok etme projesinin başarısının yatırımcı güveninin yeniden inşa edilmesine bağlı olduğunu ifade etti. "Yatırımcılar, döviz kurlarındaki yükselme beklentisinden vazgeçmedikçe, Merkez Bankası’nın faiz politikaları ve enstrüman teklifleri yetersiz kalacaktır" diyen Alkin, sürecin yönetilmesi için yatırımcı güvenini kazanmanın temel anahtar olduğunu vurguladı. Merkez Bankası'nın bu süreçte daha fazla zaman kaybetmeden güveni yeniden inşa edecek adımlar atması gerektiğini söyledi.
"Ekonomi" Kategorisinden Daha Fazla İçerik
Yazarlar
Çok Okunanlar
-
forbes.com.tr
Dünyanın en zengin 10 insanı (Ocak 2025)
-
forbes.com.tr
Dünyanın en zengin 10 kişisi (Kasım 2024)
-
forbes.com.tr
En zengin Türklerin sıralaması nasıl değişti?
-
Erkan Kızılocak
Forbes Girişim 50 Listesi: Zirve finteklerin
-
Nilgün Balcı Çavdar
Türk Milyarderler