Çin: Nereden Nereye?
Wikipedia’dan aldığım bu grafik sadece Çin mucizesinin ekonomik boyutlarını açıklamıyor aynı zamanda Komünist Parti’nin neden Batı demokratik standartlarına göre çok geride görünse de halk nezdinde bir karşılığı olduğunu da gösteriyor. Ancak elbette bu karşılık başarılı performansın sürmesine bağlı olacak.
Çin’in büyüme modelini kısaca anlatmak mümkün değil ancak kabaca anlatabileceğimi düşünüyorum. 2008 krizi öncesi diyebileceğimiz ve 2000’lerin başında Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne kabul edilmesi ile hızlandığını söyleyebileceğimiz dönemde Çin ihracata yönelik bir büyüme modeli izledi. Bu modelde kur ve ücretler düşük tutularak ihracat desteklendi.
Ancak her iki dinamik de hane halkının genel zenginleşmeden hakkı olandan daha azını almasına neden oldu. Bu modelin krizle yani Batı pazarlarının hızla daralması ile beraber uygulanması zorlaştı ve Çin alt yapı harcamalarına ağırlık vererek büyümeye başladı. Bu modelde ise hane halkının tasarrufları -Çin’de sermaye serbestliği olmadığını hatırlatmak isterim- düşük faizle toplandı ve yatırımlara aktarıldı. Yani hane halkı yine hakkından daha azını alırken yatırımcılar normal koşullar altında çekici olmayan yatırımları hayata geçirmekte sorun görmedi.
İlk başta kısmen gerekli olan bu tip yatırımlar bir süre sonra kredi maliyetinin altında kalan katma değeri ve giderek şişen emlak balonu ile içinden çıkılamaz bir hale dönüştü. Ekonomideki verimsizliği, artan yatırımların devreye girmesi ile borç seviyesinin düşmek yerine yükselmeye devam etmesinde veya bankaların piyasa fiyatlamalarında görebiliyoruz. Pek çok kredi geri dönmeyecek olmasına rağmen bilançolarda taşınmaya devam ediyor. Gelişmiş ekonomilerde hane halkının ekonomi içinde payı yüzde 68 seviyesinde olurken Çin’de bu oran ısrarlı bir şekilde yüzde 50’nin altında seyrediyor
Bu sağlıksız durum 2013 yılından bu yana Komünist Parti yetkililerinin kağıt üzerinde düzeltmeye çalıştığı ancak başaramadığı bir yapı. Önce Çin’in alternatiflerine bakalım. Cari büyüme politikasını sürdürerek dengesizliği artırmak, zaten çok büyük oranda ticaret fazlası verirken bu fazlayı daha da büyütmek, tüketim bazlı büyümeyi sağlayacak reformları hızla hayata geçirmek yatırımları verimli alanlara kaydırarak daha düşük ancak sağlıklı büyüme oranları yakalamak. Ve sonuncusu hiç bir müdahalede bulunmamak. Buraya kadar Çin’in geçmiş politikalarını çok kabaca özetledim. Ancak bugün Batı’da konuşulan konu Çin’in nasıl büyüdüğünden ziyade aşırı kapasite olarak özetlenebilecek ikinci Çin Şoku’nun nasıl bir etki yaratabileceği. Bu konuyu bir sonraki sayıda inceleyeceğim.
"Küresel Ekonomi" Kategorisinden Daha Fazla İçerik
-
-
-
-
Trump'ın ek gümrük vergisi açıklamasına Çin'den yanıt: Ticaret savaşlarının kazananı olmaz
forbes.com.tr
-
-
Yazarlar
Çok Okunanlar
-
forbes.com.tr
Dünyanın en zengin 10 kişisi (Kasım 2024)
-
forbes.com.tr
Angela Merkel anılarıyla gündemde
-
Nilgün Balcı Çavdar
Türk Milyarderler
-
forbes.com.tr
2024'ün ilk 10 ayında en çok satan elektrikli otomobiller
-
forbes.com.tr
Forbes 2024 en iyi içerik üreticileri