Kadının karşısında utanmaz, rezil, edepsiz ve tam teşekküllü bir suç makinası var: Jüri tarafından cinsel saldırıdan suçlu bulundu, dolandırıcılıktan hüküm giydi, vergi kaçırmak için sahte belge düzenlemekten ceza aldı. Son seçimi Jo Biden’a kaybedince zıvanadan çıkmıştı, taraftarlarını Kongre binasına çağırıp silahlı baskın organize edip darbeye teşebbüsten de yargılandı…

Kamala Harris, hiç yabana atılacak bir aday değil. Kaliforniya gibi ABD’nin suç oranının en yüksek eyaletinin başsavcılık makamına seçilmiş, orada suçla savaşıp senatörlüğe yükselmek gibi bir geçmişten geliyor. Jo Biden’ın Trump karşısındaki zaferinde çok önemli bir imzası var, hatta “Biden’ı, Kamala başkan seçtirdi” bile demek yanlış olmaz.

İlk siyahi kadın başkan yardımcısı olarak büyük heyecan yaratmıştı. Ama sonra ne oldu? Çok bildiğimiz bir dinamik yaşandı ve Harris’in, ABD halkı nezdindeki coşku dolu gür sesi, erkek lobisi tarafından hızla kısıldı. Zaten bir kadın olarak yarattığı yüksek coşkuya ihtiyaç da kalmamıştı çünkü Biden Oval Ofis’e yürümüştü. Harris hızla, popülaritesi başkanınkini bile aşınca, içinde boğulacağı gündemlere itiliverdi. Ancak iki partinin üzerinde anlaşarak çözüm üretilebilecek, Kongre’nin bile ayaklarına dolanan, yasama yapılamadığı için çözümsüz kalan göçmen/sınır meselesini başına sararak kadının sesini kısıp kamuoyu ilgisini de yok ediverdiler.

Seçimi kazandığı dönemde “ABD’nin bir sonraki başkanı” nidalarıyla Harris’e teşekkür eden Jo Biden bile laflarını çabucak unuttu. Akli melekeleri açıkça yetmez hale geldiği halde yeniden başkan adayı olarak tabağımıza kondu. Ta ki Trump karşısında, bir televizyon tartışmasında tüm dünyaya rezil olana kadar. O zaman mecbur gözler Kamala’yı aradı ve seçime dört ay gibi çok kısa bir süre kala mucize yaratması beklenen aday olarak ortaya sürülüverdi.

Kamala Harris seçimi kazanabilirse çok önemli ve tarihi bir ‘ilk’ler serisi yaşanacak. İlk kadın ABD başkanı olacak. Yetmez, ilk siyahi ve Asya kökenli (annesi kanser araştırmaları yapan Hintli bir bilim kadını) kadın başkan olacak. 

Sahneye konan tiyatroda Demokratlar tarafından büyük bir beceriksizlik olduğu çok açık. Ne zamanki erkekler ortalığı batırır, o zaman gözler daima bir kadın arar: Zira kadın ya kurtarıcı olarak devreye girer ya da kara koyun! Hemen sinirlenmeyin, ben demiyorum, bilimsel araştırma sonuçları bunu söylüyor…

İngilitere’de 2005’te yapılan bir araştırmanın (Ryan, K. M. ve Haslam, A. S.) sonucu şunu açıkça ortaya koyuyor: “Ne zaman ki bir kadın, liderlik pozisyonuna getirilir, o zaman ortada en az beş aydır devam eden kötü performans vardır!” Yani ortalığı düzenlemek, yapılan yanlışları temizlemek, kötü kararları düzeltmek için ortama kadın sokulur! Şirketlerde de tıpkı devletlerde olduğu gibi kötü bütçe kararlarını revize etmek, harcamaları kısmak, skandalları temizlemek, insanları işten atmak gibi zor ve tatsız işleri yapsın diye bir kadın getiriliverir başa. Fakat ortam o kadar risklidir ki ‘yanlış yöne atılacak tek bir adım’la o kadın, uçurumdan aşağı düşme riskiyle karşı karşıyadır her an.

İşte buna literatürde ‘Cam Uçurum’ deniyor ve kadınların üzerindeki ‘Cam Tavan’lar yetmezmiş gibi bir de buna maruz bırakılıyoruz. Bu tanımın Kamala Harris’in durumuna birebir uyduğunu görmek zor değil: Bir önceki seçimlerden beri bu işe en uygun aday olduğu ortadaydı. Neden daha önce aday yapılmadı? Biden’ın durumu bu kadar netken neden artık devam edemeyeceği noktaya kadar beklendi?

2016’da ‘bembeyaz’ Hillary Clinton için bile ‘hazır’ olmayan ABD kamuoyu, Harris’i kabul edecek mi? Kafamda deli sorular ve şüpheci senaryolar… Son olarak da Kamala Harris seçimi kaybederse bu kadar parlak ve ses getiren, erkek popülaritesini riske sokacak kadar güçlü politik bir figürden de kolayca kurtulunmuş mu olunacak? Gel de sevin şimdi dünyanın ‘süpergücü’ cinsiyet eşitliğinde büyük ve sağlam bir adım attı diye…