İş Dünyasının Jeopolitik Açmazları
İran’ın yaptığı harekât, 1 Nisan’da Suriye’nin başkenti Şam’da bulunan konsolosluk binasına İsrail tarafından düzenlenen ve aralarında üst düzey İranlı komutanların da olduğu 13 kişinin hayatını kaybettiği hava saldırısına bir misilleme niteliğindeydi. Fakat bu duruma İsrail’in nasıl bir cevap vereceği zihinleri meşgul ederken neyse ki İsrail’in 18 Nisan günü yaptığı karşı saldırı sınırlı boyutta kaldı ve tüm dünya rahat bir nefes aldı. Şimdilik!
Piyasa Umursamazlığının Dayanılmaz Ağırlığı
Tüm bunlar olurken küresel iş ve yatırım dünyasının en büyük endişe kaynağı bu süreçten petrol fiyatlarının nasıl etkileneceğiydi. Her iki ülkeden gelen açıklamalar, çatışmanın daha fazla yayılmasını engellemeye dönük sinyaller olarak algılandı. Piyasaların tepkisi de bu algıyla paralel yöndeydi. Uluslararası endeks olarak görülen Brent petrolün fiyatı yatay seyrederek olayların başladığı 1 Nisan tarihinden İsrail’in misillemesine kadar sadece yüzde 1.6’lık bir artış gösterdi. S&P 500 ise İran’ın hava saldırısından sonra yüzde 1.5’luk bir düşüş yaşadı. Ancak Amerikan Merkez Bankası FED’in “faiz düşürme politikasına temkinli bir şekilde dönüş yapmayı tartıştığı” 2023 Aralık ayı toplantısına dair değerlendirmede bir yandan jeopolitik gelişmelerin iş dünyası üzerindeki etkilerinin sınırlı kaldığı, diğer yandan yöneticiler nezdinde risk algısının giderek arttığı görülüyor. Natixis’in yaptığı bir araştırma 2024 yılında küresel ekonomiye ve piyasalara dair en önemli riskin, jeopolitik gelişmeler olduğunu gösteriyor. Jeopolitikanın; tüketici harcamasının azalması, Merkez Bankası’nın yanlış kararları ya da Çin ekonomisinin yavaşlaması gibi makro risklerin bile önüne geçmiş olması kayda değer.
Jeopolitik Etkileri Nasıl Anlarız?
İran-İsrail çatışmasının, neden korkulan sonuca yol açmadığını anlamak için daha geniş çaplı bir analizden yararlanılabilir. Blackrock Investment Institute tarafından yapılan ‘event study’ (bir olayın finansal piyasalar üzerindeki etkisini inceleyen istatistiksel yöntem) çalışması çarpıcı bir sonuç ortaya koyuyor: Tek tek jeopolitik olayların piyasalar üzerindeki etkisi sanılandan çok daha kısıtlı ve geçici. Hatta öyle ki dünya tarihinin en önemli olaylarından 11 Eylül saldırılarından sonra bile S&P 500, yaşadığı yüzde 12’lik kaybı, 25 iş gününde telafi etmiş. Yani son yaşanan gelişmeler aslında bir istisna teşkil etmiyor.
Ancak bu değerlendirmeden yola çıkarak “Piyasalar jeopolitik riskleri umursamaz” kolaycılığına düşülmemeli. Bu nedenle günlük haberlerin cazibesinden ziyade sistematik faktörlere odaklanan bir yaklaşım benimsemekte, İran-İsrail çatışmasını bu gözle yeniden değerlendirmekte yarar var: Birincisi, çatışma şimdilik ne kadar kontrol altında görünüyor olursa olsun, Ortadoğu Bölgesi’nin tamamen değiştiğini söyleyebiliriz. On yıllardır dolaylı olarak savaşan İran ve İsrail’in doğrudan karşı karşıya gelmesiyle önemli bir paradigma değişimi oldu ve bu her an yatırım ortamını etkileyecek başka olaylara yol açmaya da gebe bir durum. İkincisi, İsrail’in tepkisinin sınırlı olması muhtemelen Gazze operasyonunun devam etmesiyle ve mevcut ABD yönetiminin tutumuyla yakından ilgili. Dolayısıyla bu iki alanda yaşanabilecek değişimler bölgedeki diğer dinamikleri de etkileyecek. Üçüncüsü, tarihsel analiz bize jeopolitik olayların küresel sistemdeki diğer şartlarla beraber değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Yani şimdilik piyasalara etki etmemiş olan hava saldırıları, diğer koşullarla birleştiğinde (örneğin FED’in faiz kararı, Trump’ın seçilmesi, yeni bir küresel salgın, Süveyş Kanalı’nın kapanması vb.) bambaşka sonuçlara yol açabilir.
"Haberler" Kategorisinden Daha Fazla İçerik
Yazarlar
Çok Okunanlar
-
forbes.com.tr
Dünyanın en zengin 10 kişisi (Kasım 2024)
-
forbes.com.tr
Angela Merkel anılarıyla gündemde
-
Nilgün Balcı Çavdar
Türk Milyarderler
-
forbes.com.tr
2024'ün ilk 10 ayında en çok satan elektrikli otomobiller
-
forbes.com.tr
Forbes 2024 en iyi içerik üreticileri