Arama

Gerçek Silah Arkadaşlarımız

Haziran ortasında Danimarka’nın Euro 2024 milli takımı futbolcuları, bu yıl maaşlarına yapılacak zammı ret etti…

01 Ekim 2024, 06:28 ÖS GÜNCELLENDİ
Gerçek Silah Arkadaşlarımız

Maaş artışını ret etmek başlı başına haber değeri taşısa da, asıl çarpıcı olan, bu kararın gerekçesiydi: Ülkenin kadın millilerinin zam oranlarının kendilerininkinden düşük kalması yüzünden artışı kabul etmeyen futbolcular, kadın sporcuların da eşit ücretlendirilmesi için ısrarcıydı… Uluslararası Profesyonel Futbolcular Birliği FIFPRO’nun açıklamasından öğrendiğimize göre kadın millilerin maaş zamlarının yükseltilmesi için erkek milli takım oyuncuları, sigorta bedellerinin düşürülmesine de razıydı. Daha az gelir ve daha düşük sigorta gibi hak kayıpları göze alınarak yapılmış bir çıkış olduğu için oldukça cesur bir karar olduğunu düşündüm başta. Ayrıca bir konuya dikkat çekmek, değişim talep etmek, meseleyi kamu gündemine taşımak için de ellerini taşın altına koymalarını ‘şık’ buldum doğrusu. Sonra yeni yayınlanan bilimsel bir araştırma, takımın bu davranışının kendileri açısından hiç de riskli değil, tersine son derece yararlı da olduğunu fark etmeme neden oldu.

Papa’nın Büyük Ayıbı

Araştırmanın detaylarına girmeden cinsiyet eşitsizliği konusunun, biz insanlar için aslında nasıl ‘kör bir uçuş’ olduğu üzerine bir küçük gezinti yapmak istiyorum. Biz kadınların bile bu yaraya farkında olmadan, bilinçdışından gelen komutlarla katkımız olduğu da maalesef gerçek. İngiltere’de yapılan bir araştırmada anne-babalardan çocuklarının zeka puanını tahmin etmeleri istenmiş. Erkek çocukları için ortalama 115 puan, kızlar için 107 tahmini gelmiş -kızlar o yaşlarda daha erken, hızlı ve çok kelime dağarcığıyla konuşmalarına ve gelişimleri ‘nispeten’ erken olmasına rağmen! Amerikalı anne babalar arasında “oğlum üstün yetenekli mi” Google araması, “kızım üstün yetenekli mi”den iki buçuk kat daha fazla. Oysa bilim insanları, cinsiyetler arası bir zeka puanı farkı şu güne kadar saptayabilmiş değil. Projektörü iyice tepeye, tüm bu zorlu sisteme rağmen kariyer basamaklarını müthiş bir iradeyle çıkıp zirveye ulaşan kadınlardan bir örneğe tutalım... İrlanda Cumhurbaşkanı Mary McAleese, Papa II. John Paul’e resmi bir ziyaret için Vatikan’a gittiğinde başına gelenleri hatırlayanlarınız vardır. Resmi kabullerin yapıldığı salona giren Papa, İrlanda Cumhurbaşkanı’nın uzattığı eli havada bırakıp önce kocasıyla tokalaşırken dudaklarından dökülen “İrlanda başkanlığını, başkanın kocası olmaya yeğlemez miydiniz” cümlesi, tarihteki en büyük gaflar listesinde zirveye yarışır bence. Kadına karşı ayrımcılık, her toplumun tüm katmanlarına o kadar sızmış durumda ki bu alanda bir arpa boyu yol kat etmek bile çok kan, ter, gözyaşı gerektiriyor. Konuyla ilgili binlerce araştırma, doküman, yazı, fikir var ve ben bunlara girmeyeceğim. Tersine yepyeni bulgulardan ve bu işin erkekleri çok yakından ilgilendiren kısımlarından bahsedeceğim. Yaklaşık 12 yıldır, konunun çözümünün erkeklerde olduğunu söylüyorum.

Tarafsızlık Seçeneği Yok!

Psychology of Women Quarterly’de yeni yayınlanan bir araştırmaya göre cinsiyet ayrımcılığına seyirci kalan, ses çıkarmayan, yapılmasına göz yuman, izin veren erkekler de risk altında! 361 denekle yapılan araştırmada katılımcılara bir işe alım kararı süreci vakası gösterilmiş. Bir insan kaynakları (İK) müdürü, genel müdür yardımcılığı pozisyonu için bir işe alım yapacak. Biri erkek, öteki kadın olmak üzere eşit derecede yetkin ve uygun iki aday var. Deneyde İK müdürünün cinsiyetçi bir yaklaşımı olmadığı katılımcılara bilgi olarak verilse de konunun ‘kılçıklı’ noktası şu: İşe alınacak genel müdür yardımcısının, cinsiyetçi olduğunu yani erkek adayı tercih ettiğini bildiğimiz CEO’ya bağlı çalışacak olması. Katılımcıların çeşitli gruplara bölünerek davranış ve algı farklılıkları bilimsel yöntemlerle analiz edilmiş. Bazı gruplara işe alım yapan İK müdürü kadın, diğerlerine erkek olarak gösterilmiş. Bazı gruplarda İK müdürü CEO’nun isteğine uyarak erkek adayı işe almış; diğer grupta CEO’ya rağmen kadın adaya teklif yapmış. Sonuçlar bence çok çarpıcı ve şaşırtıcı… Eğer ortada cinsiyetçi bir seçim varsa buna karşı çıkmayan erkeklere duyulan öfke; duruma sessiz kalan kadınlara göre açık biçimde daha fazla. Benzer şekilde cinsiyet ayrımcılığına sessiz kalan erkeklerin uğradığı itibar kaybı da, sesini çıkartamayan kadınlarınkine göre daha yüksek. Ayrıca cinsiyetçi davranışlara seyirci kalan erkeklerin ciddi biçimde “ayrımcılık yapan kişiler olarak algılandığı” da bulgular arasında! Sevindirici haber ise tersinin de geçerli olması -yani cinsiyetçi yaklaşıma karşı çıkan erkekler, hem kadın hem erkekler arasında en yüksek itibar skoruna ulaşan grup. Eğer erkekseniz ve ayrımcılığa karşı çıkıyorsanız, sizinle aynı davranışı gösteren kadınlardan bile daha ‘itibarlı’ algılanıyorsunuz! Aslında erkekler için formül çok net: Cinsiyet ayrımcılığı yapmayacaksın, yapıldığına şahit olursan da sessiz kalmayacaksın… Derhal itiraz edecek, doğru olanın yapılmasını talep edeceksin, bu çıkışınla da erkek olduğun için ekstra puan toplayacaksın… Erkeklere özel kampanya yapmaya kalksak bu kadar güzelini hayal bile edemezdik bence! Şaka bir yana bu araştırma da net biçimde ortaya koyuyor ki cinsiyet eşitliği/ayrımcılığı (ne isterseniz diyebilirsiniz) konusu, hepimizi net bir taraf tutmaya zorlayan bir noktada. Ayrımcılığa sessiz kalan erkekler de (en azından algı ve itibar olarak), ciddi bir bedel ödüyorlar artık. Bu yüzden sessiz kalmak bir opsiyon değil; ya bu konudaki mücadelede bize katılacaksınız ya da karşı cephede konuşlanıp bir serseri itibar kurşununun hedefi olacaksınız! Tıpkı Danimarka Erkek Milli Futbol Takımı gibi… Haksızlığa, adaletsizliğe sessiz kalmadılar, kendi gelirlerini ve sigorta bedellerini ortaya koyarak itiraz edip net bir tavır sergilediler.

Kim Bu Kahraman Erkekler?

 Hadi biraz da dünyayı değiştirecek, bu meseleyi dert edinip adını tarihe yazdıracak erkeklerden bahsedelim… Yönetim Kurulunda Kadın Derneği olarak yola çıktığımızdan beri bu konuyu bizimle birlikte, bizim kadar sahiplenen erkek müttefiklerimiz var. Danışma Kurulu Başkanımız Murat Özyeğin liderliğinde ve Murat Ülker’in en başından beri koşulsuz desteği sayesinde Muzaffer Akpınar, Tayfun Bayazıt, Ömer Aras, Aclan Acar, Ahmet Dördüncü, Selçuk Yorgancıoğlu, Yiğit Oğuz Duman, Bahadır Kaleağası başta olmak üzere iş dünyasının pek çok değerli isminden bu alanda büyük güç aldık. Bir süredir de TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve Sosyal Kalkınma Yuvarlak Masası Başkanı Yılmaz Yılmaz da bu konuya kararlı bir giriş yaptılar ve hem sürekli gündemlerinde tutuyor hem de her adımlarında yeni bir kale fethediyorlar. Sanırım Orhan Başkan kulağıma fısıldadığı “Burçak Hanım, merak etmeyin ben bu konuyu halledeceğim” cümlesini burada tekrar etmeme kızmayacaktır zira ben ona inanıyorum. Bu konuda bir de kulis paylaşarak nokta koymak istiyorum. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı İbrahim Ömer Gönül liderliği ve vizyonuyla yakında çok önemli bir çalışmayla iş dünyasının karşısına çıkacağımızı da fısıldamak istiyorum. 2 Temmuz’da TÜSİAD çatısı altında, konunun tüm paydaşlarıyla yapacağımız çalıştay sonuçlarını ve değerli SPK Başkanı Sayın Gönül’le yürüttüğümüz sürecin detaylarını ise Forbes Ağustos sayısındaki büyük dosyamızda görecek, sosyal medyamız aracılığıyla da an be an haberdar olacaksınız…


"Haberler" Kategorisinden Daha Fazla İçerik