Arama
Yönetim Kurulu Başkanı ağabeyin vefatıyla aile şirketi İstanbul Altın Rafinerisi'nde önce kılıçlar çekildi, davalar açıldı, yönetim değişti. 14 yıl sonra sular ancak duruldu ve rakamlara bakılırsa Özcan Halaç bu süreci akıllıca yönetti.

01 Ekim 2024, 05:23 ÖS GÜNCELLENDİ
Altın Davası

Ömer Halaç, Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki yatırımlarından biri olan altın madeninin ilk üretimi için 2008’de bölgeye gittiğinde bunun sağlıklı olarak yaptığı son seyahat olduğunu bilmiyordu. Afrika’ya gidenlerin basit bir aşıyla korunabildiği sıtma, hemen ardından gittiği Kırgızistan’da kendini belli etmiş ve Halaç, henüz 38 yaşında hayata veda etmişti. Bu erken veda ardında, 16 yıl sonra bugün tek vardiyada yıllık bin 380 ton işleme kapasitesiyle dünyanın en büyük ikinci altın rafinerisi olan İstanbul Altın Rafinerisi’nin (İAR) ortaklı yapısında aile içi davalara sahne olan bir şirket bıraktı. Alışılageldiği gibi çoğunluk hissedarın yerine, bir profesyonelin yönetim kurulu başkanlığı koltuğunda oturduğu şirket yapısının temelinde, bu erken ölüm ve beraberinde yaşanan dava süreçlerinin payı var. 

1996 yılında Türkiye’yi altında bölgesel bir merkez yapmak amacıyla İstanbul Altın Borsası ile eş zamanlı kurulan İAR’ın ortaklık yapısında Hazine’nin yanı sıra Vakıfbank ve Şekerbank’ın payı vardı. İyi niyetli bir proje olsa da, bürokratik nedenlerle rafineri faaliyetini tam yerine getiremedi ve uzun süre atıl kaldıktan sonra 2002 yılında şirketin kaderi değişti. İAR, o dönemde kuyum işiyle uğraşan ve işi rafineri boyutuna taşımaya hevesli Afyon – Emirdağlı Halaç ailesine önce ortaklık yoluyla sonra da yüzde 99 hissesi satılmak suretiyle devredildi. 

Aslında İAR’ı baba Fazlı Halaç değil, üç erkek bir kız çocuğundan en büyüğü olan ve endüstri eğitiminin ardından altın sektörünün iddialı ülkesi İtalya’da bu alanda eğitim alıp dönen Ömer Halaç satın aldı. Ömer Halaç, İAR’ı satın aldıktan sonra yüzde 39 hissesi kendisinde kalmak koşuluyla babası Fazlı Halaç’a yüzde 9,75, kardeşleri Özcan Halaç’a yüzde 33,51 ve Özkan Halaç’a yüzde 17,5 pay verdi. Kız kardeşi Özlem ise bu hisse paylaşımından faydalanamadı. Dolayısıyla İAR’a bu haliyle kısmen bir aile şirketi demek doğru. 

İAR’da en büyük hissedar Ömer Halaç’tı. Ne var ki, bu ‘çoğunluk hisse pozisyonu’ eşi İlknur Halaç ve üç çocuğuna miras kalamadı. Ömer Halaç’ın ölümünden önce 15 Nisan 2008 tarihinde yapılan genel kurulda şirket sermayesinin 10 milyon liradan 20 milyon liraya çıkarılmasına karar verilmişti. Artışa katılacak ortakların 16 Mayıs 2008 tarihine kadar süresi vardı. Dört gün kala, 12 Mayıs’ta Ömer Halaç vefat edince eşi İlknur Halaç, kendisi ve üç çocuğu adına, kayınbiraderi Avukat Özcan Halaç’tan borç alarak sermaye artışına katıldı. Diğer kardeş Özkan Halaç ve baba Fazlı Halaç’ın ise sermaye artışı için herhangi bir çabaya girmesine gerek yoktu zira onlar artırıma hiç katılmadı. Bu durumda ortaklık yapısı Özcan Halaç lehine değişti. O gün Özcan Halaç’ın bedelli sermaye artırımı yoluyla yüzde 51 payla hakim hissedar haline gelmesi, Ömer Halaç’ın eşi İlknur Halaç ile arasında hukuki mücadeleyi başlattı. 

İAR’da başlangıçtaki ortaklık yapısı genel kurulda Özcan Halaç lehine değişmişti ancak hepsi bu kadar değildi. Özkan Halaç (2014’te 42 yaşındayken vefat etti) kendi hisselerinin tamamını 2009’da babasına devretmişti. Baba Fazlı Halaç ise 11 yıl sonra, 2020 yılında tüm payını Özcan Halaç’a devrederek tamamen çekildi. Kızkardeş Özlem Halaç ise zaten hiçbir zaman İAR’da olmadı. Artık şirkette iki hissedar kalmıştı; Özcan Halaç ile ailenin dul gelini İlknur Halaç. Ne var ki bu iki ortaklı yapı uzun sürmedi. İlknur Halaç 2014 yılında açtığı dava ile rayiç bedel üzerinden ortaklıktan ayrılma yoluna gitti. Bu yol kısa değildi. Sekiz yıl süren ve 2022’de sonlanan davada yaklaşık 431 milyon lira rayiç bedel (İAR için biçilen değer) üzerinden verilen kararda mahkeme, İlknur Halaç ve reşit olmayan iki oğlunun şirketteki toplam yüzde 23,7 oranındaki hisselerine karşılık yaklaşık 102,2 milyon lira ödenmesine karar verdi. İlknur Halaç’ın büyük oğlu da daha sonra hisselerini satarak ortaklıktan tamamen çıkmış oldu. 

Yenge Halaç, bilir kişinin Aralık 2021 itibarıyla yapılan değerlemeyi düşük bulmasına rağmen davalarını geri çekti ve İAR’ın tek patronu, kayınbiraderi Özcan Halaç ile uzlaşma yoluna gitti. Bununla birlikte İlknur Halaç, İAR’ın değil yönetim kurulu başkanlığı, yönetim kurulu üyeliğini bile şirketin patronu Özcan Halaç’a yar etmedi. Zira Türk Ticaret Kanunu’na (TTK) göre şirketin en büyük hissedarı da olsa, diğer şirket ortaklarının izni olmadan aynı sektörde faaliyet gösteremiyor. Özcan Halaç’ın İAR ve 2009 yılında altın işinin perakende ayağının da bünyede olması için kurduğu Gramaltın şirketinde aynı anda yönetim kurulu üyesi olmasına itiraz, İlknur Halaç’ın vekalet verdiği avukatı Sefa Karcıoğlu’ndan geldi. 

İAR’ın yönetim kurulu başkanlığını 2013’ten beri Özcan Halaç’ın göreve getirdiği Ayşen Esen yürütüyor. Şirketin yönetim kurulunda baba Fazlı Halaç ve uzak akraba Erkam Halaç ile Ak Parti 21 ve 22’nci Dönem İstanbul Milletvekilliği de yapmış olan İbn Haldun Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. İrfan Gündüz bulunuyor. Son sözü söylese de, şirketin bugün alanında lider konuma gelmesindeki stratejiyi belirleyen olsa da patron Özcan Halaç’ın ise yönetim kurulunda koltuğu yok.

“Tüm davalar sona erdi, artık yolumuza bakıyoruz” diyen İAR Yönetim Kurulu Başkanı Ayşen Esen, aile kavgasının olduğu dönemde göreve gelme sürecini şöyle anlatıyor: “Özcan Halaç ile tesadüf eseri tanıştık, kafasında şirketin kurumsallaşmasıyla ilgili planları olduğunu belirterek ‘15 gün sonra tekrar konuşalım’ dedi. Tekrar görüştüğümüzde bana iş teklif etti. Tüm şirketlerin genel koordinatörlük görevini verdi ama aslında yaptığım iş CEO’luk idi.” 

2013’de önce genel koordinatör sonra CEO ve son yedi yıldır da yönetim kurulu başkanı olarak görev yapan Ayşen Esen, borç yapılandırması ve kriz yönetimi konusunda uzman olsa da, İAR’daki stratejik öneminin genel kurullarda özellikle banka yönetimleri karşısında kendi tabiriyle “profesyonel duruşu ve kurumsal temsil kabiliyeti” olduğunu söylüyor. Peki Ayşen Esen, Özcan Halaç’ın tek hakim hissedar olduğu İAR’da ne kadar yetkili? Esen, şirketin yurt içinde ve yurt dışında her düzeyde temsilinin yanı sıra tüm önemli kararların da içinde yer aldığını dile getiriyor. 

Yılda bin 380 ton altın işleyebilen ve LBMA’e (Londra Külçe Piyasası Birliği) akredite 65 rafineriden biri olan İAR, eğer tam kapasite çalışırsa 4 bin 500 ton olan dünyanın yıllık altın talebini karşılayabiliyor. İç pazarda ise İAR’ın kardeş şirketi Gramaltın, adından da anlaşılacağı gibi farklı ölçeklerde gram altın satışına odaklanmış bir yapı, aynı zamanda bir rafineri. İAR ve Gramaltın şirketlerinin 2,3 milyar dolar civarındaki toplam ihracatına karşın Ayşen Esen, “Bu rakam bizim toplam işimizin içinde yüzde 20 veya 25’tir. Ağırlık iç piyasada. Güvenilir ve güçlü firma olmak bu sektördeki en önemli şey” diyor. İAR, Türkiye’de faaliyet gösteren yedi rafineri arasında toplam 232 milyar lira civarında olan üretimden satışı ile lider konumda. 

Geçen yıl dünyanın en büyük kuyum pazarı Hindistan’da orta ölçekli rafineri yatırımı yapan İAR ayrıca gram altında iç pazarda sağladığı başarıyı ABD’ye taşımak amacıyla bu ülkede yatırım kararı almıştı, pandemi nedeniyle ertelenen üretim planının önümüzdeki dönemde yeniden ele alınması bekleniyor. İSO 500 listesinde 2023 yılında 9’uncu sıraya yükselen ve 984 milyon lira FAVÖK ile dikkat çeken Gramaltın şirketinin tüm hisseleri başından bu yana Özcan Halaç’ın. Ayşen Esen, aynı listede dördüncü sırada yer alan çatı şirket İAR’ın 78 milyon lira FAVÖK zararını ise İSO’nun hesaplama metoduyla açıklıyor. Diğer yandan, İAR’ın en büyük müşterisinin Gramaltın olduğu bir yapıda bu şirketin perakende satış avantajını kullandığını da göz ardı etmemek gerek. Özcan Halaç kurduğu bu ‘entegre yapıyla’ ve eklenecek yurtdışı yatırımlarla yakında sektörün diğer oyuncularıyla aradaki farkı iyice açabilir.
 


"Küresel Ekonomi" Kategorisinden Daha Fazla İçerik