;
İnsanlık tarihi boyunca kimlik arayışı din ve millet ekseninde şekillenirken; Musevilik, Hristiyanlık ve İslamiyet bu dengeyi farklı biçimlerde kurdu. Türkiye ise ümmet anlayışı ile ulus kimliği arasında sıkışmış, laiklik ve vatandaşlık temelinde ortak bir aidiyet arayışını hâlâ sürdürüyor.
PKK’nın kongre kararıyla feshedildiği açıklansa da ne bu kongrenin yapısı şeffaftır, ne karar mekanizması demokratik, ne de uygulanabilirliği güven vericidir.
İhanet, bir anda olmaz. Sinsice başlar, sessizce büyür ve en savunmasız anınızda sizi sırtınızdan hançerler. Bazen bir dostun gülüşünün ardına gizlenir, bazen bir evladın gözlerinizin içine bakarak söylediği yalanla. Kimi zaman devletlerin strateji belgelerinde, kimi zaman sevgililerin suskun gecelerinde yankılanır.
Tecrübeler, öğrenilen dersler artık sadece bize ait değil. Gençlerle, gelecek nesillerle paylaşılmayı bekleyen bir mirasa dönüşmeli.
Dünya sahnesinde artık sadece petrol, doğal gaz ve su kaynakları değil, otomobilin kendisi de stratejik bir jeopolitik unsur haline geldi. Bugün otomotiv sektörü; enerji politikaları, iklim hedefleri, veri güvenliği, dijitalleşme ve sanayi rekabetiyle doğrudan kesişen çok boyutlu bir güç arenası. Bu yeni oyunun kuralları, klasik üretim üslerini ve tedarik zincirlerini olduğu kadar ülkelerin siyasi konumlarını da yeniden şekillendiriyor.
Bir sabah… Gözünüzü açtınız, telefon çekmiyor, internet yok, asansör çalışmıyor, fabrikalar durmuş, hastaneler acil modda, arabanız çalışmıyor. Modern hayatın kalbi durmuş. Çünkü elektrik yok. İşte o zaman anlarız ki enerji, yalnızca sanayinin değil, yaşamın her anının can damarıdır. Ve artık bu damar yalnızca fosil yakıtlarla değil, yenilenebilir kaynaklarla beslenmeli. Güneş, rüzgâr, su… ama bir tanesi daha var ki, sessiz ama derinden gelen gücüyle dikkat çekiyor: Jeotermal enerji.
Petrolün gücünden yeşil elektriğin kudretine uzanan küresel satranç tahtasında taşlar yeniden diziliyor. Washington, Pekin, Brüksel ve Moskova’nın hamleleri artık sadece diplomatik koridorlarda değil; enerji ağlarında, karbon borsalarında ve silikon vadilerinde yapılıyor.
Türkiye’ye biçilen rol, ya Batı’nın sınır bekçiliği ya da bölgesel müdahale aracı olma yönünde evriliyor. Ama Türkiye bu gidişatı tersine çevirebilir.
Dünya kamuoyu Gazze, Ukrayna ve Güney Çin Denizi’ndeki sıcak krizlere kilitlenmişken, Orta Doğu’da sessiz fakat son derece önemli bir yeniden yapılanma yaşanıyor. Üstelik bu değişim, sınırlar ya da ordular üzerinden değil, petrol boru hatları, limanlar ve modern ekonomilerin atardamarı olan ham petrol üzerinden şekilleniyor.