Gözü Yabancıda
İstanbul’un trafiği en yoğun, gökdelenlerin birbiri ardına dizildiği bölgelerinden birisi olan Zincirlikuyu’da yeni bir bina yükseldi. İnşaat birkaç yıldır devam ediyordu ve geçenlerde Medicana Sağlık Grubu’nun 17’nci hastanesi olarak yönetim kurulu başkanı Dr. Hüseyin Bozkurt tarafından açıldı. Bozkurt, ilk işini kuran bir girişimci gibi heyecanlı… Hastanenin lobisi tavan yüksekliğinden girişe konulan çiçeklere, mobilyalara kadar Bozkurt’un bu hastaneye ne kadar özen gösterdiğinin ispatı gibi…
Toplam 38 bin metrekarelik alana sahip olan ve bin 400 istihdam sağlayacak hastane, özellikle yabancı hastaları çekerek sağlık turizmindeki payı artırmak için kullanılacak. Birçok branşta 7/24 poliklinik hizmeti sunarak çevre plazalarda çalışanların da hizmet almasını sağlayacak. Grubun şu anda yabancı hastalardan sağladığı gelir toplam ciro içinde yüzde 10 paya sahip. Bu oran İstanbul şubelerinde yüzde 25’lere çıksa da yeterli görülmüyor. Hedef, gelirin yüzde 50’sini yabancı hastalardan karşılayarak 10 milyar euro potansiyeli olan sağlık turizmi pastasından daha fazla pay alabilmek. Bu nedenle Medicana Zincirlikuyu, grubun gelirindeki yabancı hasta oranını artırmak için stratejik yatırımı olarak öne çıkıyor.
Mevcut hastanelerinde yılda beş milyon hastaya hizmet veren grubun ilk yurt dışı şubesi Saraybosna Hastanesi de bu yıl içinde hizmete açılacak. İngiltere’de Winchester, Essex ve Londra’da üç hastane için çalışmalar sürüyor. Uzun vadede Almanya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde olma hedefi var. “Sağlık bir maraton koşusu, 100 metre değil” diyen Bozkurt’un hedefi Medicana Sağlık Grubu’nu yurt dışında halka arz etmek.
Türkiye’nin sağlık alanında “Birçok ülkeden ve çevre coğrafyadan en az 25 yıl önde” olduğunu söyleyen Bozkurt’un son üç hastanesi Ataköy, Saraybosna ve Zincirlikuyu’ya yaptığı yatırım 400 milyon doları buldu. 2030’a kadar toplam yatırım 1 milyar dolar olacak. Bünyesinde yaklaşık 12 bin çalışanı bulunan Medicana Sağlık Grubu’nun 2023 net cirosu 13 milyar 134 milyon TL. Yurt içi ve dışında da istikrarlı bir şekilde yatırımlarına devam ediyor. Franchise verilmiyor. Tüm şubeler grup tarafından yönetiliyor.
YABANCI HASTA DAHA KÂRLI
Medicana, stratejisini sağlık turizmi becerisini artırmak üzerine kuruyor. Hasta ve refakatçilerinden döviz elde etmeyi planlıyor. Bunun için hastane yakınlarındaki otellerle iş birlikleri yapmak istiyorlar. Bozkurt, Forbes Türkiye’nin 2017 Kasım sayısında yayınlanan haberde, Türkiye’nin dünya sağlık hizmetleri sektöründe 10’uncu sırada olduğunu, aslında hizmet kalitesi ve erişiminin İngiltere, Kanada, ABD gibi birçok gelişmiş ülkeye kıyasla çok daha yüksek olduğunu belirtmişti. Ancak bu ülkelerde devlet de, özel sektör de önemli miktarda destek ve bağış sağlıyor. Bozkurt’a göre sağlık turizmini geliştirmek için Türkiye’de de devlet desteği şart.
“Her şey dahil” sistemi nedeniyle Türkiye’nin ucuz ülke konumuna geldiğini ve turizmin uzun yıllar toparlanamadığını, şimdilerde sağlıkta da buna benzer uygulamalar yapıldığını söylüyor. “Bunu düzeltmemiz şart” diyerek önerisini sunuyor Bozkurt: “Geçtiğimiz yıl İngiltere, Almanya ve Fransa’da sağlık çalışanı yetersizliğinden 70’in üzerinde hastane kapandı. Avrupa’da 7,5 milyon Türk var. Vatandaşlarımıza ‘Tedavini Türkiye’de yapayım, sana şu kadar fiyat avantajı sağlayayım’ diyerek anlaşmalar yapabiliriz. Hem vatandaş sıra beklemez hem biz döviz kazanırız.” Türkiye’de özel hastanelerin genel olarak yerli hastalardan elde ettiği kâr yüzde 15 seviyelerindeyken harcamaları daha yüksek olduğundan yabancı hastalarda bu oran yüzde 23’lere kadar çıkıyor.
TIP FAKÜLTESİ KURUYOR
Bozkurt, yine 2017’de verdiği röportajda niyetinin bir vakıf üniversitesi kurmak olduğunu söylemişti. Bunu gerçekleştirdi. Eğitim alanındaki yatırımlarını Medicana Eğitim Grubu çatısı altında birleştirdi. K12’de MBA Okulları ile 2018’den beri hizmet verirken Fenerbahçe Üniversitesi ile de yükseköğretimde faaliyetlerini sürdürüyor. Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanlığı döneminde 2016’da kurduğu üniversite, Ali Koç’un başkanlık koltuğuna oturmasının ardından isim hakkı ile birlikte Medicana Eğitim Grubu’na 10 yıllık anlaşma ile devredildi. Üniversitenin Ataşehir Metropol İstanbul içerisinde bulunan iki yerleşkesinde 15 bin öğrenci kapasitesi var. Yeni dönemde yüzde 15’e yakın artışla 10 bin civarı kayıtlı öğrencisi olacak. Toplamda 370 çalışanı var. Üniversite Fenerbahçe’den dolayı spor, Medicana’dan dolayı da sağlık ağırlıklı olarak eğitim veriyor. Özellikle laboratuvar yatırımlarına önem veriliyor. Sağlık, mühendislik, iletişim ve spor alanlarında 40 laboratuvarı mevcut. Yine Ataşehir’de yaklaşık alanı 80 bin metrekare olan yeni yerleşke için çalışmalar da devam ediyor. 100 milyon dolarlık yatırım yapıldı. Burada tıp ve diş hekimliği fakülteleri kurulacak. Üniversitenin yıllık cirosu yaklaşık 1 milyar TL’yi buluyor. Öğrencilerin yüzde 25’i tam burslu. Her öğrenci en az yüzde 50 indirim alıyor. 12 ilde 20 kampüsü ile faaliyetlerine devam eden MBA Okulları’nın 13 bin 500 öğrencisi var. Burada hedef 100 kampüse çıkmak.
HEKİMLİKTEN HASTANE SAHİPLİĞİNE
İstanbul’da doğan Bozkurt, Pertevniyal Lisesi’ni bitirdikten sonra kısa süre Yıldız Teknik Üniversitesi’nde mimarlık okudu. Ailesinin de yönlendirmesi ile sağlık alanına geçmek istedi ve İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne girdi. Mezun olunca büyüdüğü Sirkeci’de ağız ve diş sağlığı merkezi açtı. O yoğun dönem için “25 yıllık bir hekimin baktığı kadar hasta bakmışımdır” diyor. Ancak Bozkurt’un içindeki girişimcilik onu başka atılımlara sürükledi.
1992 yılında İstanbul Bahçelievler’de bulunan Ömür Hastanesi’nin kurucu ortakları arasında yer aldı ve hastanenin diş kliniği servisini de kurdu. Ancak burada işler istediği gibi gitmeyince ayrılarak doktor arkadaşları ile birlikte 1993’de Hayat Hastanesi’ni faaliyete geçirdi.
Kazandıklarını yine sağlığa yatırdılar. Çok ortaklı bu yapılarda liderliği hep Bozkurt üstlendi. Diğer ortaklar işler büyüdükçe ayrılmaya başladı ya da kendi alanlarında kalmak istediler, Bozkurt ise girişimini büyütmek… Hayat Hastanesi devam etmedi ancak Bozkurt, bugün Türkiye’nin en büyük sağlık grupları arasında yer alan Medicana Hastanesi’nin ilk şubesi olan Avcılar’ı 1995’te hizmete açtı ve gerisi geldi. “Medicana” ismiyle art arda şubeler açmaya devam etti.
Eskiden hastane kurmanın çok daha kolay olduğunu anlatan Bozkurt, bir grup doktorun kendi birikimleri ile ikinci el cihazlar alarak 30 - 40 yataklı hastane kurabildiklerini hatırlatıyor. Bugün ise Medicana gibi 200 yataklı bir hastane için en az 100 milyon dolarlık yatırım gerekiyor. Eğer bina da satın alınacaksa bu rakama birkaç 100 milyon dolar daha eklemek gerekiyor. Bu yüzden şimdilerde hastaneleri büyük gruplar ve uluslararası yatırımcılar kurabiliyor. Ancak Medicana’nın yabancı bir ortağı ya da fon desteği yok. Organik büyüyen grup, özellikle hastaneleri için seçtiği lokasyonlardan başarı sağlıyor. Bozkurt bu konuda iddialı: “Yabancı fonların sağlıktan başka işleri de var. Ancak biz bu işle yatıp kalkıyoruz. Lokasyon olarak iyi yerler buluyorum. Bizzat kendim seçiyorum. Konumu, koridor genişliği, tavan yüksekliği, ameliyathane şartları, yangın merdiveni vs.… Bulduğun yerin bir sağlık alanı olması ya da dönüştürülebilmesi gerekiyor.”
Grubun sağlıkta ilerlemesini sağlayan kritik bölgelerden biri Beylikdüzü. Buradaki şube grubun İstanbul’daki en büyük hastanesi ve Trakya’ya kadar çok geniş bir bölgede hizmet veriyor. İleri seviyede kalp ve kanser vakalarına da bakılıyor. Ankara’da hastane açmaya karar verdiklerinde ise eleştiri almışlar. “Burası memur şehri, siz nasıl yapacaksınız?” denilmiş ancak şu an gelirden memnunlar. İlk organ nakli ameliyatını, tüp bebek uygulamasını Ankara’da yapmışlar. Keza Sivas da birçok işletmenin zorluk çektiği bir şehirken Medicana 2015’ten bu yana hizmet vermeye devam ediyor.
FAHİŞ FİYATA HASTANE RUHSATI
Türkiye’de 2008’den bu yana özel sağlık kuruluşlarına hastane ruhsatı verilmiyor. Bu da taksi plakasına benzer bir piyasanın oluşmasına, hastane ruhsatlarının fiyatının yükselmesine neden oldu. Yatırımcılar bu yüzden ruhsatı bulunan ya da kapanan hastaneleri alıyor. Ancak onlar da genellikle 50 yatağa yakın kapasitede oluyor. 200 - 300 yataklı bir hastane açmak için en az dört - beş hastane ruhsatı almak gerekiyor. Antalya’ya da Medicana’yı götürmek isteyen Bozkurt, istediği gibi bir hastane henüz bulamamış. En pahalı ruhsatlar İstanbul, Antalya ve Gaziantep’te…
Sağlık sektöründeki rekabet istediği gibi bir hastane bulamamasına neden olsa da rakiplerinin gelişiminden memnun: “Rakiplerimiz de çok başarılı. Bugün bir hastane Türkiye’ye hasta getirdiğinde o hasta yarın size de gelebilir. Birlikte büyüyeceğiniz bir alan. Yapılan hatalar da herkesi etkiliyor. Biz aynı gemideyiz. İşini iyi yapan insanların olduğu sektördeyiz.” Sektörde cihazların genelde aynı yerden alındığını, Medicana’nın ise “Daha ulaşılabilir bir fiyat politikası” izlediğini de ekliyor.
Hastane yönetimi sırasında Sağlık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile belediyelerle de yürütülmesi gereken çok detay var. Özel olmasına rağmen kamu kurumu gibi çalışıyorlar. Sağlık alanında kuralların ve denetlemelerin de çok sıkı olduğunu belirten Bozkurt, ancak bunun sektörün gelişmesine büyük katkı sağladığını ifade ediyor. “Zaten Türkiye’yi tercih eden yabancı hastalardan da bu başarı anlaşılıyor” diyor.
Medicana Sağlık Grubu büyüyor ancak dünyada olduğu gibi sağlık alanında eleman bulma sıkıntısı da çekiyor. “Bugün Japonya’da çocuk bezinden daha çok hasta bezleri kullanılıyor. Çünkü yaşlar 80 - 90’larda… Bizden sonraki jenerasyon 100 yaşları görecek. Bu nedenle dünyada en çok aranan üç meslekten biri doktor, biri hemşire, diğeri de yazılımcı” diyor Bozkurt. Fenerbahçe Üniversitesi’nde kurduğu tıp ve diş hekimliği fakültelerinde sektöre eleman yetiştirileceğini söylüyor: “Böylece hastanemizde doğup anaokulundan üniversiteye kadar bizim eğitim kurumlarımızda okuyanlar daha sonra bizim hastanelerimizde çalışabilirler.”
GECELERİ ŞİKAYETLERİ OKUYOR
Bozkurt’un girişimci ruhunun yanı sıra hastane mimarisi hobisi de grubun şubelerine yansıyor. Birçok ülkede hastaneleri geziyor, inceliyor. Proje aşamasından inşaatın tamamlanmasına, mobilyaların yerleştirilmesine kadar kuruluşun her aşamasıyla ilgileniyor. Kendi şubeleri için çalıştıkları mimarlık grupları var. Akşamları İnternet’te yazılan yorum ve şikayetleri tek tek okuyor. “Nerelerden şikayet almışsak onları mutlaka iyileştiriyoruz” diyor.
Kendi anne ve babasını pandemi döneminde Covid - 19’dan kaybeden Bozkurt, hastanelerin mutlu gelinen bir yer olmadığını söylüyor: “Bu yüzden günde 16 saat çalışıyorum. Gece tüm raporları okuyorum. Yapılan ameliyatların başarılarını, tedavilerin sonuçlarını inceliyorum. Hasta ve yakınlarının gözüyle bakmaya çalışıyorum. Beklenti büyük oluyor ve biz de elimizden geldiğince bu beklentiyi karşılamaya çalışıyoruz.”
AMERİKA HAYALİ
Bozkurt’un hayali bir Türk hastanesi olarak ABD’de şube açmak. İş insanlarında biraz delilik, gözü karalık olduğunu kabul ederek kurumsallaşmanın önemine dikkat çekiyor: “Ben olmasam da kurduğum yapı devam etmeli. İki çocuğum var. Şu an başka yerlerde çalışıyorlar ama bir elleri grupta. Bir gün gelecekler ve onların başarılarını keyifle izleyeceğiz.”